30 Temmuz 2013 Salı

29 Temmuz Pazartesi Kriton Curi Parkı Forum Notları

29.07.2013 tarihli forum notları

-              Bir konuşmacı film gösterisi organize edebileceğini bildirdi. Teknik ekipman ihtiyacını bildirdi. Film gösterisi ne zaman yapılacağı oylayalım dedi.
-              Perşembe günü yapılabileceğini belirtti.
-              İletişimin önemini anlattı.
-              Çekmeköy’den gelen bir katılımcı konuştu. Yoga hocası olduğunu ve farklı forum alanları ziyaret ettiğini bildirdi.
Bütün işleri kadınların üstlendiğini ve gençlerin daha fazla görev almasını gerektiğini vurguladı. Gençlere çok güvendiğini ve bir anne olarak çocuklarını eylemlere teşvik ettiğini, hiç korkmadığını belirtti.
Eğer bir şeyler olacaksa olsun annelerin mutlaka çocuklarına destek vermeleri gerektiğini bildirdi.
-              Kütüphane komisyonu kurulsun. Birkaç arkadaş gönüllü olarak görevi kabul etti.
-              Kütüphane için yerimiz yok, ilk önce yer ayarlamak lazım dedi. Kütüphane yeri için Belediye ile görüşülebilir, belki bu konuda çözüm önerileri olabilir. Komisyon Belediye ile görüşmeli dedi.
-              Çarşamba günü (31.07.2013) bir kitap getiren bir kitap alabilir takas yöntemi ile kütüphane faaliyeti başlatabileceğimizi bildirdi.
-              İkinci kez katıldığını ve bundan sonra bu foruma katılacağını bildirdi. 2014 yerel seçim yaklaştığını ve yerel yönetimden ne bekliyoruz nelerin yapılmasını istiyoruz tartışalım daha somut hale getirelim dedi.
-              Caferağa forumdan iki arkadaş Caferağa Mahallesi Örgütlenme Modeli Taslağı dağıttı ve bu modeli tanıttı. (taslak eklidir)
-              Mahalleler arası iletişim nasıl yapılacağı soruldu.
-              Mahalleler arası iletişim aşamasına henüz gelinmediğini konu çok yeni işin başlangıcında olduklarını belirttiler.

-              02.08.2013 Cuma günü saat 21:30 Kriton Curi Parkında bir film gösterisi organize edileceğini bildirildi. Film gösterisinden sonra yönetmen ve bazı oyuncalar ile söyleşi yapılacağını duyuruldu.

27 Temmuz 2013 Cumartesi

26 Temmuz Cuma Kriton Curi Parkı Forum Notları


26.07.2013 forum notları:

İstanbul Hukuk Fakültesi öğretim üyesi bir duyuru yaptı. Yüksek lisans öğrencileri ile birlikte kamusal alanın inşası konulu anket hazırlamışlar ve 14 ayrı forumda anket yapılmış. (Anket eklidir)
Bilimsel alanda katkıları olsun istemişler ve bu projeyi hayata geçirmişler. Anketten alınacak sonuçlar makaleye dönüştürülüp yayınlanacakmış.
Gündem belirlemedikçe konuşmalar kısıtlanıyor dedi. Diğer forumlarda deneyimli kişiler konuşturuluyor. Medyadan Halk TV gibi konuşmacılar davet edilmiş. Bir forumda Ermeni gazeteci davet etmişler ve Ermenilerin beklentileri ve görüşleri paylaşılmış.
Ne olacak sorusu çok gündemde mutlaka örgütlenmek gerekiyor. Muhalefet işlemiyor, bağımsız adaylar çıkarmak gerekiyor.
Hukukçuyum ama hukuka güvenimiz kalmadı, kafalarına göre iş yapıyorlar, hukuk aslında haklarımızı koruyan araç ama şuan işlemiyor. Hukuku iktidar yapıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemenin kararları uygulanması gerekiyor. Kendimize güvenmemiz gerekiyor. İktidar üzerinde yoğun baskı var. Başbakan gelir ve gider, bu hükümetin diğer hükümetlerden farkı yarın gideceklerini farkına varmamaları. Hiçbir sınır tanımıyorlar bütün Üniversitelerimizi ele geçirdiler. Yapım işlerini kendi adamları yapıyor. Maksimum alabileceklerini alıyorlar temel konuları alt üst ediyorlar. Kurtuluş savaşı kazanmış bir milletiz bu kadar kolay değil bu milleti sindirmek.
Bu hareketin (eylemin) zaman içinde güçsüzleşeceğini inandırmaya çalışıyorlar. Okan Bayülgen, Cüneyt Özdemir, Şafak Sezer gibi daha önce Gezi parkı eylemleri destek verenler farklı konuşmaya başladılar.
Dış ülkelerle düşman olmak istemiyoruz savaş istemiyoruz dedi ve anketi dağıttı.

Forumlarda bir beklenti var. Siyasi partilerle görüşmeli. Son iftar yemeği için çağrı yapılmalı. Konuşmacı çağırılabilir.

Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bir hoca “diren” yazılı tişörtle konuşma yaptığı için Üniversite rektörlüğü soruşturma açtı. Uludağ Üniversitesi yönetimi disiplin cezası kararı çıkardı. Kınama, maaş kesme, uzaklaştırma gibi ceza alabilirmiş. Buna karşı bir sürü öğrenci toplanıp hocamızı geri istiyoruz eylemi yapıldığını bildirdi.
Büyük ve güçlü Üniversitelerde kendi adamlarını yerleştiriyorlar. Konya’dan Erzincan’dan öğretim üyeleri geliyor. Artık Rektör cemaatten mi yoksa AKP’den mi diye konuşuluyor.

Geçen forumda bahsettiği mahalle örgütlenmesi ile ilgili konuşmak istediğini bildirdi. Yerel sorunları görüşüyorlar. Bu forumda biraz yavaş ilerliyoruz ama endişelenmeye gerek yok. Her şeyden önce ısrarlı ve kararlı olmalıyız.
Elini taşının altına koymak isteyen çok insan hazır bekliyor. Mahallelerin örgütlenmesi çok önemlidir illere daha sonra tüm ülkeye yayılması çok önemlidir dedi.
Her mahalleden bir temsilci diğer mahalleye gidip mahalle ihtiyaçlarını bildiriyor. Mahalle temsilcileri yine toplanacak. Yarın yoğurtçu parkında konu ile ilgili detaylar öğrenilebilir örneğin nerde ne zaman toplanacaklarına dair bilgi edinebiliriz.
Diğer parklara bir temsilci gönderip diğer parklarda neler yapılıyor öğrenebiliriz.
28 Temmuz Pazar günü saat 17:00 Altıyol-Kadıköy de, AKP’nin Suriye politikası protesto yürüyüşüne katılmak isteyen katılabilir. Boğa’dan Rıhtıma yürüyüş yapılacak ve sonra basın açıklaması yapılacak.
Aynı gün saat 19:30 Taksim deki Anti Kapitalist Müslümanlarla iftar yemeğine davet edildi.


Gezi için burada toplanmaya gerek yok herkes kendisi gidebilir.

Biz uzun zamandır parkta buluşup pankartlarımızla yakında bulunan Metro istasyona doğru yürüyoruz. Bugüne kadar çok iyi organize olduk ve burada buluşmamız gerektiğini inanıyorum. Karşı düşüncesi olan var mı diye halka soruldu.

AKP iğrenç bir politika izliyor. Eylemlere mutlaka katılmalıyız.
Oylama yapıldı. Pazar günü saat 15:30 da parkta buluşma kararı alındı.

Dış politika çok önemli, Orta Doğu hakkında da görüşmemiz gerekir. Arap baharı ile ilgili görüşü olan var mı ?  Konu ile ilgili bilgisi olan bir konuşmacı davet edebiliriz dedi.

Benim adım Franklin Amerikalıyım, Kaliforniya’dan geliyorum. Kozyatağı’nda oturuyorum, beş yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Aileme ve arkadaşlarıma burada olanlar hakkında sürekli bilgi veriyorum. Arkadaşlarımı buraya davet ettim. Tarihsel ve kültürel ve Türk misafirperverliği görmelerini tanımalarını istedim.
Altı hafta önce bir şeyler değişti. Los Angeles da bir süre yaşadım ama İstanbul daha büyük bir şehir ve altı hafta öncesine kadar burada kendimi daha güvende hissediyordum.
Türkiye’de farklı görüşte olan insanlar sokaklarda eylem yapıyordu polis ile çatışma çıkıyordu, bugün ise insanlar kendi aralarında toplanıyor konuşuyor düşüncelerini paylaşıyor.

………….. “ parkta iki genç arasında kavga çıktı konuşmaya ara verildi “………..

Gelecek seçimler için sizlere bol şans diliyor beni dinlediğiniz için teşekkür ederim dedi.

Şurada kavga çıktı zannedersem aynı kızı seviyorlar gördüğünüz gibi aynı mahallede aynı okula gidiyorlar, küçük bir mesele için kavga ediyorlar.
Gezi parkında böyle değildi, dayanışma vardı, oradaki gençler eğitimliydi ve hedefleri vardı.
Maltepe forumda gördüm, çoğu koyu MHP’li ama en azından kendi görüşlerini dile getirebiliyorlar.

Artık elle tutulan şeyler yapmalıyız. Aramızda koyu ulusalcılar var. Kürtlere saygı göstermeliyiz.

Rahatsız olduğum bir şey var.
Ulusal, faşist bu tarz sözler kullanmayalım. İnsanların değerlerine saygı gösterelim. Arkadaşlar Taksim dayanışma bizden besleniyor, tasvir etmek istiyorlar.
Bir kavga gördüğünüzde ayırın bizim farkımız bu olsun.

Foruma ilk defa geldim. Seçimlere 7 ay kaldı, belki siyasetçiler için 7 ay çok ama halk hareketi için kısa bir zaman.

Ben 42 yaşındayım. 24 senedir farklı partilere oyumu kullandım. Forumlarda ön seçim yapılabilir. Aday olacak mesela Taksim Dayanışma dan aday çıkacaksa gelsin şimdiden konuşsun forumlarda.

35 gündür foruma geliyorum. 11 senedir AKP’nin yaptıkları için sürekli birbirimizi suçluyoruz.

İstanbul oy verecek 15 milyon vatandaşımız var. Geçen senelerde hapisten çıksınlar diye bazı tutuklu olanları milletvekili yaptılar. Bağımsız adaylar bir partiye katılsın, oylar bölünmesin.
Psikolojik ortam çok müsait küçük partilere oy verildiğinde oy boşa gidiyor.
Biz çoğunluk olabiliriz.

Hayatımda ilk defa katılıyorum, çok gurur duydum.
Özal dönemi yaşadık hatırlayın benim insanım işini bilir dedi. Kenan Evren İmam Hatip Listeleri açtı. Asıl Özal ile birlikte her şey satılmaya başlandı.
Para getiren şey komünikasyondur. Maliye Bakanlığın yaptığı açıklamayı hatırlayın satacak bir şeyimiz kalmadı dedi.
Bu seçim sistemi ile yapılacak şeyleri siz düşünün.
Sandıktan çıkan her şey demokratik mi? düşünmek lazım.

93 doğumluyum, TV’de Sivas olayı izlerken 5 yaşındaydım.
TGB’li arkadaşlarımız Gezi de ilk defa Polis ile karşılaştı. Bu ülke adaletsiz bir ülke ve daha önce de böyleydi.

Öneride bulunmak istiyorum. Konuşmacı çağıralım, film izleyelim.
Film izleyebilmemiz için çok uzun kabloya ihtiyaç var.

Bir arkadaşımız 40mt kablo getirebileceğini bildirdi.

Pazartesi Kadıköy Caferağa halk meclisinden bir arkadaş geleceğini duyuruldu.

Bir gün film gösterisi olsun.
Kültür sanat komitesi var ama henüz faaliyetleri olmadı. Bu arkadaşlar film gösterisi organize edebilirler.

27 Temmuz saat 19:30 Nazım Hikmet Kültür Merkezinde yapılacak konuşma duyuruldu.
Konu: "Hükümet İstifa Etsin"
Konuşmacılar: Mehmet Kuzulugil (soL gazetesi Yazı İşleri Müdürü),
Mustafa Kemal Erdemol (Gazeteci, yazar)

Internet sitesinden broşür bastırıp haftaya yapılacak iftar yemeği herkese duyurulması istenildi.

Face, Twitter adresleri hatırlatıldı.

Forum kapatıldı.






     

25 Temmuz 2013 Perşembe

24 Temmuz Çarşamba Kriton Curi Parkı Forum Notları

24 Temmuz Çarşamba Kriton Curi Parkı Forum Notları

Forum 21:30’da alkış eylemiyle başladı. İlk önce Moderatör ve kolaylaştırıcılar seçildi. Sonrasında konuşmacılara söz verilmeye başlandı.

Bir konuşmacı; Kendisinin bir çok forumlarda yer aldığını söyleyerek mahalle temsilcilikleri hakkında bilgi verdi. Büyük forumlarda daha kurumsal hareket edildiğini mahalle temsilciliğinin kurulduğunu söyledi. Halk meclislerinin en küçük örgütlenme biriminin olduğunu sırayla mahalle meclislerinin ve Türkiye meclisi olması düşüncesiyle hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Gezi süreciyle beraber gelişen mahalle forumlarının yoğun bir katılımla devam ettiğini söyledi. Dünyada bu forumlarının örnekleri de vardır dedi. Kadıköy’de 21 tane mahalle var. Her mahalle kimi zaman birleşerek, kimi zamanda parklarına sahip çıkarak forumlar oluşturdular. Örneğin yoğurtçu parkı, örneğin Göztepe parkı ve örneğin kriton curi parkı gibi. Caferağada, Rasimpaşada, Acıbademde ve Kuzguncukta mahalle meclisleri aktifleşti. Mahallenin sorunları temelinde bir araya gelip, komisyonlar kurup çalışıyorlar. Acıbademde bir parkın Telekom tarafından alınmasına, bir okullarının imam hatip olmasına tepki verip, afişleme yapıp esnafla görüşmeler yapıyorlar. Mahalle meclisleri önce yürütmeyi seçiyorlar ve çalışmada dönüşümlü olarak devam ediyor. Her mahalle en az 2 kişiyi merkez yoğurtçu parkına, meclisler birliğine gönderiyor. Somut olarak ne yapılacağı tartışılıyor. Ana başlıklar belirleniyor ve ona göre çalışma yapılıyor. Hafta sonunda  Taksim etkinlikleri için forumlar destek veriyor. Ayrıca Kadıköy’de Perşembe günleri yürüyüşler düzenleniyor. Bu Perşembe (Bugün) Haydarpaşanın gar olarak kalması için dayanışma tarafından bu akşam 2.si yapılan Milonga (Tango) gecesi saat 20:00’de bütün forumların birleşmesiyle Tango gecesi düzenlenecek. Kriton Curi forumunu da kurumsallaştıralım. Göztepe ve diğer forumlar daha hareketli geçiyor. Burayı da hareketlendirmemiz lazım.

Bir başka konuşmacı; Emekli öğretmen olduğunu ve daha öncede geldiğini belirtti. Gençlerin duruşunu, mücadelelerini, geleceğe umutla ve mizahi yaklaşımlarını taktir ettiğini ve kendilerine teşekkür ettiğini belirtti. Sağlık problemleri nedeniyle bir süre uzak kaldığını ve herkesin forumlara gelip evde karınlarından konuşmayarak burada düşüncelerini belirtmelerinin önemini belirtti. Kendisinin yaşadığı sitede Kriton Curi parkı forumunun duyurusunu yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini söyledi.

Bir başka konuşmacı; Forumlardaki katılımcı sayısının hiç önemli olmadığını, sayının sadece istatistiki bir değer olduğunu söyledi. Forumlara ara ara gelebildiği için eksik olabildiğini yalnız buradaki forumun duygusal yaklaşımlarla devam ettiğini gördüğünü söyledi. Kesinlikle ana akın medyanın yıkılması gerektiğini, sosyal medyanın daha da yaygınlaştırılarak iletişim bağının güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. İki hafta önce Kadıköy’de ki yürüyüş etkinliğine gittikten sonra facebook sayfamıza 10 kadın ve 10 erkekle Kadıköy’deyiz Her Yer Taksim Her Yer Direniş yazarak coşkumu belirttim. Sosyal medyayı mutlaka öğrenmemiz gerekir. Bilenlerin bilmeyenlere öğretmesi gerekir. Çünkü çağımız iletişim çağıdır. Ne yapıp edip iletişim sıkıntılarını ortadan kaldırmamız gerekir.

Bir başka konuşmacı; Mahalle meclisi düşüncesi yerinde bir düşüncedir. İşin içinde gençlik olduktan sonra başarılı olacağını düşünüyorum. Geziyle bunu ortaya koydu. Şu anda gençlik kendine daha çok güveniyor ve ben onlarla gurur duyuyorum. 43 yıldır sosyal demokratlar iktidar olamadı. Hep muhalefet oldu. Nereye kadar? Önceki konuşmalarda 5 yıldız hareketinden örnek verildi. Ben soruyorum bu örgütlülük ya da örgütsüzlük nereye kadar gidecek? Sizler ne düşünüyorsunuz?

Bir başka konuşmacı; Düzen partilerini ve savunduklarını alt alta yazsak hepsinin birbirleriyle aynı olduğunu görürüz. Karşımızda 12 yıldır emperyallerden aldıkları güçle ve zekayla ayakta kalan bir iktidar var. Karşısında bizler cephe sayısını mı arttıracağız yoksa bunlarla uzlaşarak mı yola devam edeceğiz? Yoksa bunların karşısına yeni bir oluşum mu çıkaracağız? Gezi süreci elbette olgunluk sürecine girecektir. Yepyeni bir sonuçta ortaya koyacaktır.

Bir başka konuşmacı; Foruma yeni katıldım. Dünden beri konuşmacılardan feyz aldığımı hissettim. Neo Osmanlı diye bir hareket var. RTE bunu çok iyi kullanıyor. Bunlarla anlaşmalı mıyız? Yoksa bunlara karşı mı koymalıyız? Akademisyenler bunu mutlaka araştırmalıdırlar. Seçimlere kadar forum sürecinin devam etmesi gerekir. Sonuçta çok güçlü odak noktaları tarafından örgütlenmiyoruz. Bizler birbirlerini seven duygusal insanlarız. Bugüne kadar Anadolu insanları içinde ötelenmiş insanlar var. Hali hazırdaki durumumuz kurtuluş savaşı durumu değildir. Bütün ötelenmişlerin kendi içerisinde barışması iç barışı getirecektir. Sürecin içinde entelektüel bir kitle var. Bu kitleden faydalanırsak kazanımlarımız çok daha fazla olacaktır.

Bir başka konuşmacı; Forumlarda gençlerin konuşmasından yanayım. Nasıl örgütleneceğiz? Bir şeyler yapmalıyız da neler yapacağız bilemiyoruz. Yapacaklarımız park forumlarıyla sınırlı kalmamalı. Sivil toplum örgütlerine üye olup oralarda çalışmalıyız. Sivil toplum örgütlerini baskı aracı olarak kullanmalıyız. 112 Bileşenli geziden bu ruh çıktı.

Bir başka konuşmacı; Harita mühendisiyim. 2 Temmuzda Kadıköy’deki etkinlik için milliyet gazetesi 10 bin kişi toplandı ve olaysız dağıldı diye yazdı. O kitlenin içinde bir tane dahi resmi görevli yoktu. Ben google earth’den alanı inceledim. 1 metre kareye 3 kişi düştüğüne göre verdikleri sayının size yanlış olduğunu söyleyebilirim. Ana akım medyayı kesinlikle yıkmamız gerekiyor. Ya bilerek vermiyorlar ya da bilerek yanlış ve eksik bilgi veriyorlar. Forumumuzdaki yoğunluğu arttırmamız için gezi ruhundaki gibi sanatsal çalışmalar yapıp hareket getirebiliriz.

Bir başka konuşmacı; Parkımızda forumumuzun masasını kurup tanıtım yapılmasını önerdi. Oylama yapılıp yarın (bugün) saat 16:00’da kurulmasına karar verildi.

Bir başka konuşmacı; Mahalle meclislerinin kurulmasından yanayım. Forumlar, mahalle meclisleri dünya ölçeğinde Arjantin’de 11 yıldır devam ediyordur. Yoğurtçu parkında Mısırlı bir araştırmacı konuşurken aynı anda Mısır’a el konulduğunu öğrendi. Bizler Mübarek’i devirmiş insanlarız. Sırayla deviririz hepsini tek tek. Ta ki özgürlüğümüze kavuşana dek. Bu tavrı bizlerden farklı değildi. O da bir çapulcuydu. İletişim kurabilmek için herkes sosyal medyaya giremiyor fakat herkesin elinde cep telefonu var. Sms iletişim ağı kurulabilir. Dünya elden gidiyor, Kadıköy elden gidiyor. Yaşayacak alan kalmadı. Mücadeleye sahip çıkalım, yılmadan bıkmadan sonuca ulaşalım.

Bir başka konuşmacı; 2011 Yılında mühendis oldum. TMMOB üyesiyim. Tüm mühendislerin TMMOB’a üye olması gerekliliği gün gibi ortadadır. TMMOB’a saldırı her geçen gün artmaktadır ve içi boşaltılmaya uğraşılmaktadır. Gezi bileşenlerinden TMMOB geçmişte de, şimdide ve gelecekte de halkın yanında yer alacaklardır. Forumumuzda eksiklikler var mutlaka. El ele verirsek zamanla tamamlanacaktır. Mevcut sayımızdan ziyade ne kadar etkili olduğumuz önemlidir. Örgütlü olmalıyız. Aksi taktirde etkin olamayız. Forumda etkinlikler yapmalıyız. Hesleri tartışalım, 3. Köprüyü tartışalım, yerel yönetimleri tartışalım. Nasıl bir yerel yönetim düşünüyoruz? Bunları konuşmamız lazım.

Bir başka konuşmacı; Fikir kulüpleri üyesiyim. RTE ODTÜ’ye gelmesiyle aslında olaylar başlamıştı. İstanbul üniversitesi iktisat bölümünde okumaktayım. Fakültemizin toplumsal iktisatçılar olarak yetişmeleri için mücadele veriyoruz. Kadıköy’de bildiğiniz gibi Gazdan adam festivali yapıldı. Halkın sorunlarını anlatan sınırlı sayıdaki yazılı ve görsel medyaya sahip çıkalım. Düzen partilerinin tuzaklarına düşmeyelim.

Bir başka konuşmacı; RTE alternatifiniz var mı diye soruyor. Cevap veriyorum; evet var o da biziz. Biz halkız. Gezi bunu, alternatif olduğunu gösterdi. Önemli olan halkın iş yapması. Ülkenin bir çok yerinde ağaçlar kesiliyor. Bir çok yerinde HESler devreye sokuluyor. Demek ki iktidar halkın iktidarı değil. Muhalefet partileri işlerini yapamadıkları için biz buradayız. Devlet hiyerarşik yapı bizimle hiç ilgili değilmiş. Oysa biz her zaman vardık.

Bir başka konuşmacı; Foruma katılanların sayısı önemli değil. Önemli olan kendimize güvenmemiz. Forumu etkinleştirmeliyiz. Bizim forum diğerlerinden farklı. Yaş ortalamamız daha yüksek. Fakat hepimiz bu iktidardan kurtulmak istiyoruz. Mahalle meclisleri kuralım. Bunun için yürütme kurulu oluşturalım. Hepimiz taşın altına elimizi sokalım. Çocuklarımız ve torunlarımızın geleceği için. Konuşmalıyız, omuz omuza vermeliyiz ancak ötekileştirmemeliyiz. Tarihimiz boyunca düştüğümüz hatalara bizler bir daha düşmemeliyiz. Daha örgütlü bir yapıya ihtiyacımız var. Çalışmaların daha verimli olması içinde farklı şeyler yapmalıyız. Herkesin dahil olacağı etkinlikler yapılmalı. Örneğin parktaki insanlar buraya gelmiyorsa biz insanların yanına gidelim. Her ağacın altında bir etkinlik yapalım.

Bir başka konuşmacı; Yarın (bugün saat 19:30’da Kadıköy boğa heykelinden başlayarak yürüyüşle Haydarpaşa’ya gideceğiz. Herkesi yürüyüşe davet ediyorum.

Bir başka konuşmacı; Özel sektörde çalışıyorum. İlk günden beri gezi protestosunun içindeyim. 7 sene sonra emekli olacağım. Göz altına alınırsam işten atılırmıyım.

Avukat; Davalar çok uzun sürüyor merak etmeyin. Hapis cezası almadığınız sürece sizi kimse işten çıkaramaz. Şunu unutmayalım ki hiçbir kuş kırılacak dala konmaktan korkmaz. Güvendiği kendi kanatlarıdır. Ve diyorum ki Ben yanmasan sen yanmasan nasıl çıkarız karanlıktan aydınlığa?

Bir başka konuşmacı; Ben 20 gün polis ile birlikte oldum. Beni kimse susturamaz. Ben özgürlük haklarımız için buradayım. Bence sayı önemli değil. Biz geziden başarılı olduysak nedeni hepimizin çalışmasıdır. Orada hiçbir lider olmaksızın herkes çalışıyordu. Kimse önderlik yapmıyordu. Önderlik yapanlar dışlandı. Çünkü herkes orada önderdi. Gündüz 15 dakika ayırıp ne tür etkinlikler yapabiliriz diye düşünebiliriz. Hepimiz bir araya geldiğimizde etkinlikleri ortaya koyup örgütleyebiliriz.

Bir başka konuşmacı; Ben Fenerbahçe stadında her yer taksim her yer direniş sloganlarının atıldığı bir noktada diyorum ki futbol maçları ve üniversiteler açıldığında iktidar daha fazla saldıracak, korktukça saldıracak ama biz korkmuyoruz.


Moderatör; Cuma günü yer yüzü sofralarına ithafen iftar sofraları kuruyoruz. Herkesi azığı ve dayanışmasıyla birlikte bekliyoruz diyerek forumu kapattı.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

23 Temmuz Kriton Curi Park Forumu Notları

23 TEMMUZ 2013 KRİTON CURİ PARK FORUMU NOTLARI

Forum bir önceki forumda konuşulan konuları ana başlıklar halinde hatırlatılmasıyla başlandı.
Moderatör ve kolaylaştırıcılar seçildi.

Forum günlerinin bayram sonuna kadar 3 güne düşürülmesi ve pazartesi, Çarşamba ve Cuma forum günleri Cumartesi yada Pazar gününün etkinliklere katılım günü olarak belirlenmesi oylama yapılarak kabul edildi.

Bu konu hakkında bir konuşmacı söz aldı; Forumlar boyunca sinerji oluşturuldu. Boşluk olursa sinerji dağılır diye düşünüyorum dedi.

Moderatör dünden sözüm yarım kaldı diyen varsa öncelikle söz almasını söyledi.

Söz alan bir konuşmacı; Çok güzel bir coğrafyada yaşıyoruz. Yaşadığımız coğrafya –Anadolu- kan ve faili meçhullerle dolu. Cumhuriyeti düşman belleyenler her konuda her yeniliğe karşı sinsice savaş açtılar. Saldırmaya devam ediyorlar. Tarih boyunca gerçek tarihi resmi eğitim kurumlarından öğrenemiyoruz. Gerçek haberleri de öğrenemediğimizi Geziden sonra penguen medya bize bunu çok net gösterdi. Savaşa doğru gidiyoruz. Suriye’nin iç işlerine Özgür Suriye Ordusunu destekleyerek karıştık. Özgür Suriye Ordusu demek şiddet, vahşet ve insanlık dışı davranışlar demektir. Bunlara ve bunun türevlerine sınırlarımızı aştık, silahlar verdik, TC kimliği verdik. İki gün sonrada karşımıza seçmen olarak çıkacaklar. Tehlikenin bu boyutunu altını çizerek göstermek istiyorum. Önümüzde en önemli konumuz anayasadır. Anayasayı kim yapacak? Nasıl yapacak? Kiminle yapacak? Bu çok önemli ve anayasayı halka rağmen tek başlarına yapmamaları gerekir. Anadolu demek hoş görü demektir. Kardeş kardeşe, omuz omuza yaşamak demektir. Bunu Anadolu da Mardin örneği İstanbul’da Gezi örneği göstermiştir. Yapmamız gerekenlerden bir diğer görevimizde seçim kütüklerinin kontrolüdür. Ayrıca bir not vermek istiyorum. İl meclis üyeliklerine seçilmek isteyenler ve yer almak isteyenler ay sonuna kadar partilere başvurup kayıt olsunlar. Son söz olarak ta hiçbir şekilde ötekileştirmeyelim, ötekileştirilmeyelim.

Bir başka konuşmacı; Bir dinin nasıl sömürüldüğüne acıyarak bakıyorum. Kadir İnanır akil insanlar toplantısında “Sayın Başbakan keşke her zaman böyle yumuşak olsaydınız” dediğinde ise başbakan “Sen filmlerinde öylemiydin?” diye soruyor. Görüyoruz ki başbakanda bizlere karşı rol yapıyor. Hanifi Avcı mütasıp  biridir. Fakat sol örgütler davasında yargılanıyor. Atatürk’ün gençliğe hitabında görüldüğü gibi gençlere güveni boşuna değilmiş. Bunu Gezi ispatladı. Fakat gençlerin örgütsel bazda bir partisi yok. Olması gerekiyor. Özgürlüklerin ikinci nedeni örgütlülüktür lakin o da yok. Bütün bunların dikkate alınıp çözülmesi gerekiyor.

Bir başka konuşmacı; Bence anayasa değişmeli. Geleceğe dair pozitif bir düşüncesi olan varsa o da gelsin konuşsun.

Bir başka konuşmacı; Ben lise öğrencisiyim. Korkmadan alanlara çıkıyoruz. Şimdiye kadar Atatürk’ün izindeyiz diyorduk. Şimdi alanlara çıkıp görevimizi yerine getiriyoruz. Bundan sonra bizler değil iktidar korksun çünkü onların devri bitmiştir.

Bir başka konuşmacı; Gezi parkı ve yoğurtçu parkında bulundum. Kadıköy’deki gelişmelerle ilgili ne düşünülüyor? Mahalle meclisleri kurulsun diye karar alındı. Bu çerçevede biz ne yapabiliriz? Hukuksuzluk haddini bilmez bir şekilde sürüyor. Kötü sonuçlar ortaya çıksa da hukuk herkese lazım. Forum haftada 3 gün olacaksa en az 1 günü özel gündemli olsun.

Bir başka konuşmacı; İlçe meclis toplantılarına temsilci gönderelim. Ne konuşuyorlar izleyelim. Kadıköy belediyesi meclis toplantısına buradan da temsilci seçip gönderelim, ne yapılıyor bilgilenelim. Bu bizim yurttaşlık hakkımızdır. Dünya saydamlık endeksi vardır. Saydamlığın çok geniş anlamı vardır. Bilgi almak için özel bir çaba gerekmeksizin önceden belli olanları görmek herkesin hakkıdır. Parkımızda pano yapmayı öneriyorum. İnternetten ve gazetelerden haber çıktıları alarak panomuza yerleştiririz ve günceli yakalayıp gündem oluştururuz. Taksimde ayağına, başına ve beline gaz fişeği gelen kişi Balta limanında bir hastaneye gitmiş. Acil bölümünde Doktor kişinin Taksim’den geldiğini öğrendiğinde sıranın sonuna göndermiş. İşin aciliyetini ihmal etmiş. Penguen medya bunları görmez ve yazmaz.

Moderatör araya girip pano yapılıp yapılmamasını oyladı. Yapılması yönünde bir karar çıktı ve gönüllüler belirlendi.

Başka bir konuşmacı; Forum kan kaybetmesin. Önümüzdeki Cuma günü iftar var. Diğer günlerde konusunda uzman konuşmacıları forumumuza davet edelim.

Bir başka konuşmacı; Kapitalizm akla, doğaya ve bilime karşı bir sistemdir. TMMOB bilime aykırı yapılan hızlı tren projesini onaylamamıştı. Oysa iktidar hızlı tren projesini devreye soktu. 22 Temmuz 2004’de 41 vatandaşımız hatalı projenin kurbanı olup hayatlarını kaybettiler. Hiç kimse ceza almadı ve kimse istifa etmedi. Yaşadığımız süreçte her gün doğa katlediliyor. Son balık, son nehir ve son su tükendiğinde beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak. Bayrama kadar forum günleri 3’e düşürüldü. Küçük küçük adımları atacağımız büyük adımlar için önemsiyorum. Bir arada kalma kararlılığımız çok güzel.

Moderatör; Gelenlerin az olması kimseyi tedirgin etmesin ramazandan sonra tekrardan sayımız artacaktır.

Bir konuşmacı; Bizler Müslümanız. Bu millet önceden de Müslümandı. Türban diye bir sorun yoktu. Çok nadir türbanlılar vardı. 1980’den sonra belli bir çıkar uğruna türbanlı sayısı arttı. Neden?

Bir başka konuşmacı; 28 Şubat kalleşliği Akp’yi var edip, tavan yaptırdı.  Yanlış bir siyaset güdülerek kapalı insanlara yanlışlıklar bilinçli olarak yapıldı. Karşımdaki insanın ne olduğu, nasıl giyindiği benim için önemli değil. Sembolizm kalıcı olmamalı. İçsellikle baktığımızda Yahudiler ve Müslümanlar dinlerini 24 saat yaşıyorlar. Hristiyanlar gibi bir güne indirgeyemiyorlar. Bu durumda laiklik bu dinlere ters geliyor.

Bir başka konuşmacı; Hristiyanlıktada süreç hiçbir şekilde güllük gülistanlık olmadı. Mücadele ederek bugünlere geldiler. Dini kendi içimizde ve ibadethanelerde yaşarsak, devlet politikası olarak görmez isek, daha barışçıl bir yaşamda oluruz.

Bir başka konuşmacı; Türkiye’de 1980’den sonra çok büyük ölçüde batıya göç oldu. Göç edenler yıkımlar yaşayarak, ötekileştirilerek  ve feodalizm içinde sıkıştırılarak yaşamak zorunda bırakıldı.

Bir başka konuşmacı; Türkiye cumhuriyeti kurulduğundan beri laik olduğunu mu sanıyoruz? Bence değil. Çünkü Hanefiliğe endekslenmiş bir laiklik anlayışı var. Süreç içinde Marshall yardımlarıyla  Amerika topraklarımızda ılımlı İslam istediği için başımıza bunlar geldi. Gezi olayları da bunlara dur dedi.

Başka bir konuşmacı; 16 yaşındayım. Benim ailem türbanlı. Bu iktidarda özellikle türbanı öne çıkardılar. Amaçları karşılıklı çatışma yaratmaktı. İnsan oğlunun sağlıklı gelişimi için 18 yaşına kadar etki altında kalmadan yetiştirilmesi gerekir.

Bir başka konuşmacı; Özgürlük mücadelesinde birilerinin askeri olmayalım. Her çocuk bebek doğar. Hiçbir zaman asker doğmaz. Herkes doğduğu andan itibaren özgürlük mücadelesi vermektedir.

Bir başka konuşmacı; Askerler türbanlılar iktidar olunca hapse atıldılar. Karşılıklı sistematikli olarak süren savaş devam etmektedir. Türban siyasi bir simgedir. Buradan da rant elde etmek isteyenler türban altına eşlerini sokarlar. Biz neyiz? Haklarımızı biliyor muyuz? Partilere üye oluyor muyuz?  Siyaset yalan üzerine kurulmuş, bunu yıkabiliyor muyuz? Türkiye son 1 ayda 500 milyar borçlandı deniliyor. İyi bir noktada dairesi olan 4 milyon aile dairesini satarsa bu borcu ancak ödeyebilir. Eskiden 5-6 tane dolar milyarderimiz varken, son 10 yılda 36 tane dolar milyarderimiz oldu. Sermayenin nasıl el değiştirdiğini burada görebiliriz. Giden paraları, örtülü ödenek ödemelerini sorgulayamıyoruz. Siyasi partileri düşüncemize göre yönlendirmemiz gerekiyor.

Başka bir konuşmacı; Evet savaş var. Bu savaş şimdi başlamadı. İnsanoğlunun varlığında seçilen ilk kabile reisi ile o savaş başladı. Bu savaş sınıf savaşıdır. Ezen ve ezilenlerin savaşıdır. Devletin yaptığı ayrımcılık tuzağına düşmeyelim. Kapitalizm para aktarıyor, birilerini kullanıyor ve diğerlerini özgürlük mücadelesinde harcatıyor.  Taksim’de esnaf polise dur demişti. Polis ise esnafa savaş açmıştır. Çünkü artık orada eğlence dünyasına hizmet veren esnaf istenmemektedir. Bir araya gelmemiz için girilen mücadeleye sahip çıkalım.

Bir başka konuşmacı; Özgürlükler noktasında 5 yaşındaki bir çocuğun kendi iradesiyle tesettüre sokulduğuna inanmıyorum. Dayatmaların olduğu bir yerde özgürlüklerden bahsedilemez.

Bir başka konuşmacı; Siyasette rıza dediğimiz bir kavram vardır. Karşısında da zor vardır. Akp’nin iktidarda olmasını rıza ve zor aynı zamanda şiddet sağlamıştır. Neden Akp kazanıyor? Siyasetinde farklı bir şey mi var? Emperyalist desteğini nasıl oya çevirerek iktidar oluyor? Bunların deşifre edilmesi gerekiyor. Alternatif çözümlerin üretilmesi gerekiyor. Türban konusunda dolaşmamak gerekir. Akp’nin elini güçlendirmeyelim. Sakallıya laf yokken türbanlıya laf söylemek kadın vücuduna karışmadan geçiyor. Burada kadınların mücadele vermesi gerekiyor. Greve giden işçilerde greve giden kadın ya da erkek diye bir tabir yoktur. Grev bütün işçilerin grevidir.

Bir başka konuşmacı; İktidarın kurduğu tuzaklara düşmeyelim. Eğer kendimizin de özeleştiri vermesi gerekiyorsa bunu yüreklilikle yapalım ve mücadelemize devam edelim. Bu mücadele halk mücadelesidir.


Forumumuzda alınan karar ile bundan sonra sadece Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri forum olacaktır. Ramazan boyunca Cuma günleri iftar yemeği verilmeye devam edilecektir.

19 Temmuz Cuma Kozyatağı Kriton Curi Parkı Forum Notları


Forum öncesi, Ramazan boyunca her hafta cuma günleri yapılan yeryüzü sofrası kuruldu, gelen herkes karnını bir güzel doyurdu:)

Bir arkadaşımız keman dinletisi sundu, bir başka arkadaşımız şiir okudu.

Moderatörü seçildi, moderatör forum kuralları hakkında bilgi verdi, Ertesi gün Taksimde esnafla yapılacak dayanışma eylemine davet yapıldı. 21:40 dolaylarında başlayan forumda konuşmacıların söyledikleri şöyledir:

1.Konuşmacı: Direnişin simgesi onurlu insanlar var, bunları anmak istiyorum. Bunlardan bazıları, Beşiktaştaki Cami imamı, bir diğeri Ethem Sarısülük davasında polisin hedef alarak ateş açtığını tespit eden bilirkişi heyetidir. +1 Tv vardı, iyi gazetecilerin olduğu, bu kanalın patronunun tavrı nedeniyle buradaki gazeteciler dağıldı. Sürekli gözaltılar yaşıyoruz. Geçen hafta Taksim Dayanışması bu hafta öğrenci arkadaşlarımız.

Her türlü baskıya rağmen onurlu duruş sergileyen insanlara teşekkür ediyorum.

2.Konuşmacı: Burada yerel seçimlerle ilgili, belediye başkan adayları ile ilgili konuşmalıyız. Can ataklı bu konuda Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmeye çağrıldı. Can ataklı bu konuda anket yapılması gerektiğini söyledi. Şu an güçlü alternatif CHP görünüyor.

3.Konuşmacı: Seçimleri konuşmalıyız. Forumların amacına ulaşması, birşeyler elde edebilmemiz için belediye başkanlığı  seçimlerini konuşmalıyız. Bu sürece müdahale etmeliyiz.

4.Konuşmacı: Parti ismi vermeden seçimlerle ilgili konuşmalıyız. Aksi halde başka partileri destekleyenleri burada ötekileştirmiş oluruz. Parti ismi vermek parti desteklemek yerine bizim yapmamız gereken, kim seçilirse seçilsin bizim halk olarak seçilen kişileri, faaliyetleri denetlememiz.

Bu parkta 3 komite kuruldu. 1) Sivil toplum örgütleriyle ilişkiler komitesi 2) Kültür ve sanat komitesi 3) İletişim komitesi. Komiteler henüz çok etkin olamadı.

5.Konuşmacı: Ötekilerin postası adlı haber portalı, Facebook tarafından kendi Facebook hesapları kapatıldığı, ayrıca Facebook'un birçok muhalif kişi ve kurumun hesaplarını gerekçe göstermeden kapatması ve devletlerle işbirliği yaparak kişisel bilgileri paylaşması sebebiyle Facebook'a karşı bir eylem yapma kararı aldı. Bu karar şöyle: Herkesi 21 Temmuz saat 21:00 ile 22Temmuz saat 21:00 arası, yani 24 saat boyunca Facebook hesaplarını kapatmaya çağırıyoruz.

6.Konuşmacı: Bu akşam bir TV kanalında haber programında izlediğim bir haberi paylaşmak istiyorum. Adana'da bir kadın, kucağında yedi aylık bebeği ile TOMA ve polisin önüne geçip onlara tepki gösterdi. Ben bunu, kadınların, annelerin tepkisini çok önemsiyorum.

Bu ülkede geçmişte Deniz Gezmiş'ler asıldı, Erdal Eren asıldı. Dünya görüşü ne olursa olsun bir insanın öldürülmesi kabul edilemez. Hele bir annenin gözünde evladı her şeyden daha önemlidir.

 

6.Konuşmacı: Başbakanın tencere tava eylemleri ile ilgili yasağına tepki gösterdi.

7.Konuşmacı (2.Söz hakkı): Başbakan tencere tava ile ilgili açıklama yaptı, "bunları şikayet edin" dedi. Bizim buna bir alternatif bulmamız lazım. Tencere tava yerine burada bir dabruka grubu kurup müzik yapalım. Bu şekilde bu yasağı savabiliriz.

8.Konuşmacı: Bu parkta müzik grubumuz ile bir müzik dinletisi vereceğiz. Gruba katılmak isteyen arkadaşlar bizimle iletişim kurabilir.

9.Konuşmacı: Benim bir önerim var. Madem birileri bizim tencere tava eylemimizden rahatsız oluyor. Biz de Ramazan davulcularına tepki gösterelim. Bu çağda davulla mı uyanacağız. Hepimizin alarm özelliği olan telefonu var.

10.Konuşmacı: Tencere tava çalmak suç değil kabahattir. Başbakan, cahilliğinden yanlış bilgi veriyor. Gürültü yönetmeliği var, Ezan bu yönetmelikten muaf tutulmuş. Yönetmelik de uygulanmıyor, sık sık değiştiriliyor zaten. TMMOB yasası çıkarılarak kamu denetimi ortadan kaldırılıyor. Yasaları istediği gibi yapıp istediği gibi uyguluyor iktidar. AB uyum yasaları uygulanmıyor, veya değiştirerek uyguluyor. İktidar her şeyi keyfine göre uyguluyor. Gezi Direnişinin ortaya çıkma sebeplerinden biri budur.

11.Konuşmacı: Benim bildiğim kadarıyla Forumlar, AKP'nin zaten oy alamadığı bölgelerde yapılıyor. AKP'nin oy aldığı bölgelere de bu forumları taşıyabilir miyiz? İnsanlar her şeyi, gerçekleri gizleyen medyadan tekip ediyor, yanlış yönlendiriliyorlar. Bu durumu değiştirmek içiin forumları diğer bölgelere ve Anadolu kentlerine de taşıyamaz mıyız?

12.Konuşmacı: Ramazan davulcularına tepki göstermeyi doğru bulmuyorum. Ramazan davulu yüzyıllardır devam eden bir geleneğimizdir.

13.Konuşmacı: Bu forumlar birçok yerde farklı talepleri dillendirmek için de kullanılıyor. Örneğin hastanelerde çalışan Taşeron işçileri öğlen aralarında forum yapıp sorunlarını konuşuyorlar. Biz genelde AKP'nin icraatlarını konuşuyoruz forumlarda. Bunun yerine biz ne yapabiliriz, ne yapmalıyız bunu konuşalım. AKP zaten her şeyi kendi politikaları için araç olarak kullanıyor.

14.Konuşmacı: Kaldığımız yerden devam edelim diyorum: Örgütlenme. Muhtar veya belediye başkanı bizlerden biri olsaydı neler yapardık, ne talep ederdik bunları konuşalım biraz da. Hep eksileri konuştuk, biraz da bizim yapabileceğimiz artı şeyleri konuşalım.

15.Konuşmacı: Geçen gün de kısa bir konuşma yapmıştım. Bugün basit birkaç anekdot aktarmak istiyorum. Bu ülkede radikal olarak ifade edilen kesimlerin nüfusun %13ünü oluşturduğu tahmin ediliyor. Fethullah gülenin 150-250 bin arasında bir kadro kitlesi var.

Bülent Ecevit seksen öncesi %43 oy almıştı. Bunu kendi bireysel lider özellikleri ile başardı. Recep TAyyip Erdoğan da kendi bireysel özellikleri ile yüksek oranda oy alıyor. Konuşmasıyla insanları kandırıyor, iyi bir vaiz. RTE'nin Gezi olaylarından sonra insanlara bakışı değişti. Ülkede 2,5-3 milyon arası insan sokağa çıktı. Bu durum RTE'yi korkuttu. Bizler çevremizdeki insanların siyasi görüşü, düşüncesi, yaşam tarzına bakmadan ortak taleplerimiz etrafında bir araya gelmeliyiz. Aziz Nesin'i anıyorum buradan, bu ülkedeki insanlarla ilgili söyledikleri için. Çok sayıda şakşakçı insan var ülkede.

 

Özelllikle genç arkadaşlardan rica ediyorum; çıkın konuşun. Araştırın, okuyun.

16.Konuşmacı: Geçen hafta bir başka foruma katılmıştım. Orada bir meslek grubunun forumuna katıldım. Genç mühendislerin sorunları ile ilgili özellikle konuşmalar yapıldı. Burada da böyle arkadaşlarımız varsa bir komisyon kurulabilir.

17.Konuşmacı: Foruma ilk defa katılıyorum. Benim merak ettiğim; bu ülkede Deniz Gezmiş'ler asıldığında insanlar sokaklara çıktı mı?(Çıkmadı). Bu ülkede bir biat kültürü var. Ancak Gezi direnişi ile birlikte bu biat kültürü büyük oranda aşıldı. Seçimlerle ilgili olarak da; ben, bu seçimlerde belki olmaz ama daha sonraki yerel seçimlerde partisiz belediye başkanı seçilmesi taraftarıyım. Siyasete giren -partili kişi- kirleniyor.

18.Konuşmacı (2.Defa Konuştu): Herkesin acısı kendine. Irak'ta bir milyon insan öldürüldü. Ben seksen döneminde 26 gün işkence gördüm. Gezi süresince insanlar ölümü göze alarak sokaklara çıktı. Benim oğlum da bu sürece katıldı. Evlatlarımızı yargılamayalım, destekleyelim. Toplu hareket ettiğimiz sürece bizi içeri alamazlar. Fakat bölünürsek içeri de alırlar, öldürürler de.

19.Konuşmacı: Şunu merak ediyorum: Buradaki konuşmalar not ediliyor fakat kaç kişi buradaki konuşmaları internetten takip ediyor bunları. Komisyonlarla ilgili çalışmalar belirlense, dağınıklık giderilse...

20.Konuşmacı (2.Defa konuştu): Burada bir resim atölyesi var, çocuklar ile yapılan. Ben Pazartesi gelip buraya katılabilirim bu atölyeye.

21.Konuşmacı: Deniz Gezmiş'ler idam edildiğinde insanlar sokağa çıkı mı diye soruldu. Evet çıkıldı, seksen sonrası da insanlar sokağa çıktı. Ancak bu eylemler basın tarafından hiç verilmedi. Sokağa çıkan insanların bir kısmı evlerinde infaz edildi. Bunlarda saklandı, basın bunları da vermedi.

Bu ülkede cezaevleri operasyonlarında insanlar kimyasal silahlarla öldürüldü devlet tarafından. Açlık grevi yapan mahpusların bir kısmı sakat kaldı.

22.Konuşmacı: Yaşanan tüm sıkıntıları AKP ve RTE'ye mal edenlerimiz var. Ancak tek sorumlu bunlar değil. Asıl sorun zihniyet-sistem- sorunudur. Devlet her zaman katildi hala öyledir. Siyasete ve siyasetçiye güvenmiyorum. Siyasetten umudum yok benim. İsyanımız sadece Tayyibe karşı olmamalı, zihniyete-sisteme- karşı olmalı.

23.Konuşmacı: On iki eylül seksen döneminde direnenler oldu, ancak darbe ile iktidara gelen cunta tüm muhalefeti ezerek yok etti. Direnişler basında yer almadı.

Genç arkadaşlar gelip konuşsunlar istiyorum.

24.Konuşmacı: Bugünkü Gezi direnişi gibi bir direniş bu ülkede daha önce hiç yaşanmadı. Bizler sadece başbakana değil onun temsil ettiği neoliberal sisteme de karşıyız. Başbakan bize komşularınızı şikayet edin diyor. Daha önce idam edilerek öldürülen devrimci liderler de ihbarcı insanlar tarafından ele verilmiştir. Başbakanın zihniyeti budur işte, ihbarcı bir toplum olsun istiyor. Bu ülkede ihbarcı bir gelenek de var.

25.Konuşmacı: Başbakan bugünkü açıklamasında "Polisimize şiddet uygulayan 3-4 kişi öldü diye dünyanın altını üstüne getiriyorlar, Mısır'da bir yerde 53 kişi öldürüldü kimse bu kadar ses çıkarmıyor" dedi. RTE bunları söylemekle insan hayatının değersizliğini ve öldürmeleri meşrulaştırmaya çalışıyor.

 

Pazartesi (22.07.2013) günü yapılacak Forum ile ilgili başlıklar:

- Mobbing (Psikolojik şiddet)

- Yerel yönetimler

- Mahalle muhtarının çağrılarak konuşturulması

18 Temmuz Perşembe Kriton Curi Parkı Forum Notları


Toplam olararak 6 kisinin hayatini kaybettigi gezi parki eylemi ardindan baslatilan polis operasyonlari medya karartmasi altinda devam ettigini dusunen bir konusmaci sole  bir elestiri dile getirdi.. goz altina alinan ve  evlerinden is yerlerinden alinan insanlara istinat edilen suclamalar gasp kamu malına dolaylı yoldan saldırı ve yagma. emnıyet kuvvetlerıne tacız mukavet  darp  gibi adi suclar kapsaminda eylemcilerin itibarsizlastirilmaya calisildigini solemeye calismisti.

Bir diger konusmaci ise sirf gezi parki eylemine katilan arkadasinin isten cikarildigini ve 6 arkadasinin goz altinda bulundugunu ifade ederek sirketin isten cikarmalarini personelden gizleyerek  taraf oldugunu solemisti. sosyal medya da da yalan ve maniplasyonlari elestirmisti..

Bir diger konusmaci legal ve illegal orgut normlarini elestirmisti ve illegalizmi sorgulamaya calisan kucuk bi konusma yappti fakat konudan cok uzaklasti...

Sonra kadin haklari ve 16 yasinda ki ozurlu bir kiza yapilan tecavuz ortpas operasyonunu dile getiren guzel bir insan konusma yapti. Feodal yapıdan, bu yapıdaki kadının yerinden, toplumun kadın algısından, feminizimden bahsetti ve erkeklerin feminist olması gerekir dedi. Bu algıyı yıkması gereken ve buna emek vermesi gerekenin kadınlardan çok erkekler olması gerektiğini vurguladı.

Başka bir katılımcı konusma yaparak cinsellik dinsellik ve toplum adina etkisi dusuk bir konusma yaptı.

Aile kavraminin sorgulanmasi ve insanlari sevismeye daha fazla sevismeye ihtiyaclari oldugunu ifade etmeye calistim.

Başka bir katılımcı sınıf kavramından bahsetti ve Gezi’deki süreci değerlendirirken beyaz yakalıların başı çektiğine değindi. İşçi sınıfının neden bu kadar geri çekildiği, sendikaların neden bu kadar vasıfsızlaştırıldıkları ile iligli fikirlerini paylaştı. Basınla ilgli yaptığı değerlendirmesinde Sözcü gazetesininde gayet yanlı haber yaptığından bahsetti. Milliyetçilik kavramının değerlendirmesini yaparken forum biraz hararetlendi.

Bir arkadasimiz daha sonrasinda Sahte esnaf manifestosundan bahsederek esnafin satin alindigini ve hukumet tarafindan kontrol edildigini ifade etti.

Bir diger konusmaci gezi eyleminin kisisel ozgurlukler eylemi oldugunu ve hukumetler tarafinda kontrol edilmek istemedigini belirti.. kimse cocuk sayimiza yememize icmemize karisamaz diye ekledi...

Hukumeti istemiyoruz demek yetmez bence oy kullanirken sandiklarimiza daha fazla sahip cikalim dedi bir bayan arkadas..

Bir dostumuz da yarginin hantal ve yetersiz oldugundan bahsetti ve bagimsizlik yok dedi...

Başka bir katılımcı tek bagimsiz olan yapilar bizleriz. Zaten onemli olanda bizleriz. Anarsizim degil fakat bireysellik kitlesellikten daha muhtesem ve egitici  dedi.

17 Temmuz 2013 Çarşamba

16 Temmuz Salı Kriton Curi Park Forum Notları


 
- Kendimizi, forumları tarifleme çabası içinde olmak gerektiğinden hareketle gündem olarak bu konu önerildi. Kısmen tartışıldı ve forumun sonunda bu gündemin tekrarlanması gerektiği belirtildi.

-Diğer parklarla iletişim kurulmasının önemi vurgulandı.

-Forumumuzun en büyük eksiği en büyük eksiğinin karar alamaması olduğu ve diğer forumların işleyişi hakkında bilgi alınması gerektiği söylendi.

-Bu ve diğer konularla ilgili işleyişin düzeni açısından bir eşgüdüm (koordinasyon) toplantısı kurulmasının gerekli olduğu yönünde fikirler ortaya atıldı.

-İnsanların ilgisini çekebilme ve forumun katılımcı sayısının artması için kültür sanat etkinlikleri yapılması gerektiği dile getirildi.

-Bu nedenle Kültür-Sanat Komisyonu ve diğer komisyonların faaliyette olması gerektiği düşüncesine ulaşıldı.

-Diğer parklarla ilgili bilgi alınması konusunda Doğancılar Parkı örnek gösterildi. Doğancılar parkının tüm parkların içerisinde en işlevli parklardan biri olduğu vurgulandı. Özellikle haftalık etkinlik programı yapıyor olmalarına dikkat çekildi.

-Neden "Kentsel büyüme" çabası içinde olunulduğunun ve bununla neyin amaçlandığının cevabının aranması gerektiği düşüncesi ortaya atıldı. “Kentsel dönüşüm” nedir, “rant” nedir konuları üzerinde bir gündem ayrılması ve sunuş yapılması önerildi.

-Takas Pazarı uygulamasının diğer parklarda olduğu gibi burada da foruma ilgiyi çekebilecek faaliyetlerden olabileceği söylendi. Bunun aynı zamanda mahalleli ile forum katılımcılarının daha iyi bir bağ içerisinde olacağına vurgu yapıldı (İftar yemeği da hatırlatıldı).

-Siyasiler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamızın, oy verdiğimiz partileri ve organik yapılarını daha iyi tanımamızın gerekliliği hakkında görüşler öne sürüldü.

- Yerel yönetimler ve seçim yasaları üzerine bir sunuşlu gündem yapılması önerildi. Yerel yönetim yapıları ile seçimde sandık üyeliği, müşahitlik vb. görevlerin tarif edilmesi ve bu konularda daha önceki forumlarda yapılan talepler doğrultusunda bilgilendirmede bulunulması bu gündemin ağırlığını oluşturması talep edildi

-Yaptıklarımızın çok büyük icraatlar olmadığı ve bir şey başaramadığımızla ilgili karamsar bir konuşma da bu akşamki forumda yerini alan konulardandı. Ama aksine dair iyi şeylerin de yapıldığı da bir başka konuşmacı tarafından söylendi ve örneklendi.

-Bir konuşmacı “kişisel olan politiktir”^diyerek politikadan siyasette uzak kalınamayacağını belirtti. Gezi parkına gitmesinin sebeplerinden birinin de kendisine daha fazla saygısızlık yapılmamasını istenmesi olduğunu söyledi. Pek çok kişinin de böyle davrandığını kişisel olanın politik olmasından hareket ettiğini vurguladı.

-Eskiden bulunduğu bir mahallede, evlerin arka bahçelerinin oluşturduğu büyük bir yeşil alanını belediye tarafından otopark yapılmasına karşı mahallelinin mücadelesi anlatıldı ve siyasetin ister istemez sizi bulduğu ve siyaset yapmaktan kaçınılamayacağı, yeşil alanın otopark yapılması nasıl siyasetçilerin marifetiyse savunulması da halkın siyaseti olduğu belirtildi.

-Her konuda bilgimizin olduğu bir bilgi çağında yaşarken bizi yönetenlerin nasıl insanlar olmadığını bilmememizin büyük bir eksiklik olduğu söylendi.

-Seçim sisteminin değişmesinin, işlevsiz hale gelen siyasi monotonluğun bitirilmesinin forumların ve forumumuzun temel amaçlarından biri olması gerektiği fikri ortaya atıldı.

-Politika/Siyaset kelimesinin anlamının tam olarak anlaşılması ihtiyacından doğan bir konuşma yapıldı ve her iki kavramın Yunanca ve Arapça anlam ve kök anlamlarından yola çıkılarak ve örnekler verilerek aydınlatıcı, renkli bir konuşma oldu.

-Belediye temsilcilerinden bilgi alınması gerektiği, örneğin forumlara davet edilebileceği söylendi. Belediye meclislerine temsilci göndermek de ortaya atılan görüşlerdendi.

-Genel olarak bu bölümde yerel yönetimlerin işleyişleri tartışıldı.

-Park ve yeşil alanlar gibi kamusal/kentsel alanların imara açılması, imarlı alanlarda ise imar izinlerin çok katlı yapıların yapılmasına izin verilecek şekilde aniden ve neredeyse keyfi olarak değiştirilmesinin nasıl rant yarattığına örnekler verilerek bu işleyiş anlatıldı.  Bununla ilgili yer, zaman ve rakamlarında yer verildiği bir konuşma yapıldı.

-Politika ve siyasetin temel anlamda hayat olduğu ve ilgilenmiyorum kelimesinin anlamsızlığı üzerinde genel bir tepkinin olduğu konuşmaya ve konuşmalara yer verildi.

-Tüm bu konuşulan sorun ve sorunlardan sonra bu sorunlar karşısında bir şey yapamayız anlamında "Ne yapabiliriz?" sorusu soruldu.

-Bu soru üzerine gelen ilk tepki "Sorunların konuşulması ve geniş çevrelerle paylaşılması bile bir eylemdir" oldu.

-Demokrasinin Sadece Sandık Değil(!) yüz yüze bir eylem olduğuna dikkat çekildi.

-En çok oyu almanın geri kalanları ezme hakkını vermeyeceği önemli cümlelerden biriydi.

-Esnaf yürüyüşüne forum olarak katılınması gerektiği ve bunun 17 temmuzdaki forumda konuşulması gerektiği söylenildi.

-Muhtarlık nedir, işlevleri nelerdir konulu bir sunuş yapılması ve forum olarak muhtar adayı çıkarılması gerektiği önemli somut önerilerden biri oldu.

-Son olarak siyasetten uzak durulmaması gerektiğinin önemi vurgulandı.

 

 

11 Temmuz Perşembe Kriton Curi Parkı Forum Notları

 
 
·         Foruma gündemi konuşarak başladık. Ardından daha önce kararlaştırmış olduğumuz ve cuma günü yapacağımız iftarı/sofrayı paylaşmak için duyuru yapıldı.
 
·         İftar için parkın piknik masalarını kullanabilir miyiz yoksa yer sofrası mı yapalım diye soruldu ve oylama yapıldı. Oylama sonucu eşit çıkınca farklı görüşler söz aldı.
 
·         Önceliğin gazeteciler forumu olması gerektiğini ve Cuma günü iftar yerine Taksim’e gidilmesi çağrısını yapan konuşmacı Galatasaray’da buluşup Taksim’e yürüyelim dedi. Sonuçta iftar yapılsın isteyen Taksim’e gitsin kararı çıktı.
 
·         Bu karardan sonra iftar nasıl yapılsın diye tekrar oylanınca yer sofrası kabul gördü.
 
·         Cuma günü yapılacak yürüyüş mü yoksa iftar yemeği mi daha önemli diye tekrar söz alındı. Bu konu hakkında yürüyüşün niteliği ve asıl anlamının toplum için önemli olan ifade özgürlüğü olduğu anlatıldı. Başka bir konuşmacı da iftar yemeğinin bizi birleştirdiğini ve bizim birlikteliğimizin güçlenmesinin, mahallede yapılacak forum ve etkinliklerin önemli olduğunun altını çizerek bu eylemlere ilerde daha kalabalık ve güçlü bir şekilde katılabileceğimizi söyledi. Foruma katılanların bir bölümü, mesela gençler yürüyüşe gitsin yaşlılar iftara katılsın, dendi. Başka bir konuşmacı da yaşlıların yürüyüşe katılımı olmalı dedi.
 
·         Bu noktada belirlenmiş gündemlerimiz/faaliyetimiz varken gelen eylem çağrıları olduğunda ne tür karar alacağımızın belirleyici ve ileriye dönük olması gerektiği söylendi. Sadece bu çağrı için değil ileride yapılacak tüm çağrılar için “her çağrıda oylama yapmaya gerek var mı?” yı oylayalım dendi. “Oylama” oylandı ve her seferinde oylama yapmamaya karar verildi. Yani belirlenmiş faaliyetlerimizi gelecek eylem çağrılarıyla ikame etme taleplerinin oylanmaya gerek olmadığına ve belirli faaliyetimizin gündemimizin esas olduğuna karar verildi. Ancak yine de böyle eylem/destek çağrıları için isteyenlerin katılabileceğine ve hatta Forum’un da Birkaç kişiyle temsil edilmesi gerekiği vurgulandı. Ve başta alınan karara geri dönüldü. İftar yapmaya karar verildi.
 
·         Gündem konusu olan TMMOB (Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği) adlı meslek örgütünün Meclis’te yine bir torba yasa marifetiyle yetkilerini elinden alınması  meselesi diğer meslek örgütleri ve sendikaların toplum için öneminin değerlendirilmesiyle birleştirilerek konuşulmasına başlandı. Taksim Dayanışmasını oluşturan bileşenlerin çoğunun meslek örgütü olması ve Taksim Dayanışması üyelerinin şu sıralarda suç örgütü elemanı olarak haklarında suç duyurusunda bulunulması ve tutuklanma talebi bulunması sebebiyle iki konu birleştirilerek konuşmaya devam edildi.
 
·         TMMOB’un görevleri anlatıldı. Görevlerinden biri; 1990 yılına kadar firmalar herhangi bir mimarlık ve mühendislik projesini ilgili odaların onayına sunduklarını, TMMOB’ya bağlı odanın da projenin uygunluğunu inceleyerek uygun olup olmadığı hakkında görüş bildirdiği ve vize-onay verdiği anlatıldı. Fakat bu onay kurumu niteliğinin 12 Eylü-Özal döneminde (odalar bazında kısmen ya da tamamen)  kaldırıldı. Sonuçta bizler, vatandaşlar o dönem yapılmış depremde yıkılan binaları, evleri gördük. Benzer durumlar bir şehrin alt yapısını teşkil eden elektrik, su, kanalizasyon gibi hayatın güvenliğini sağlayan projeler için de geçerliydi ve TMMOB bunu denetliyordu. TMMOB ayrıca kendi meslek örgütünün elemanlarının (mühendis ve mimarlarının) mesleki anlamda korunmasını sağlamaya çalışıyor, yeterliliğini de geliştiriyor ve denetliyordu. Başka bir örnek binalardaki asansörlerin güvenlik kontrollerinin de yetkisi bağımsız firmalardaydı ve bu firmaları yine TMMOB denetliyordu.
 
·         Makine mühendisleri odasına kayıtlı bir konuşmacı TMMOB’un 1954’de kurulduğunu ve Avrupa’daki yasalarda belirtilen haklara sahip olduğunu söyledi. Oysa bu gün artık böyle değil dedi. Makine mühendisleri odasının işini çok ciddi yaptığını, kimseyi (arkadaşını dahi) kayırmadığını ve bunun çokça (fabrika kapatmaya varan) örnekleri olduğundan bahsetti.
 
·         Başka bir konuşmacı bu ülkede radikallerin oranının %8-12 arsında olduğunu ve üç büyük önerinin olduğundan bahsetti: 1)herkes sandığa gitsin, 2) herkes sandık tutanağının fotoğrafını çeksin ve sonucu kontrol etsin, 3) herkes çevresine bıkmadan usanmadan konuşsun.
 
·         23 yıllık bir örgüt olan mali müşavirler odasının üyesi bir konuşmacı, meslek odasında başkanlık sisteminin 2 yılda bir seçim yapılarak belirlendiğini ve genelde de hep aynı eğilimin seçildiğini söyledi. Fakat bundan hoşnut olmayan AKP iktidarının her grubun aldığı oy oranında yönetimde temsil edilmesini dayatmaya çalıştığını belirtti. AKP’nin seçim kazanamadığı her yerde bir şekilde müdahaleci olduğuna dikkat çekti.
 
·         Bir başka konuşmacı da AKP’nin taraftar olduğu bu seçim ve temsiliyet modelinin  meclise de öneri olarak sunulabileceğini söyledi. Ayrıca Ali ve Arzu Çerkezoğlu hakkında bilgi verdi. Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) genel sekreteri Arzu Çerkezoğlu ile kocası ve aynı zamanda İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri. Dr. Ali Çerkezoğlu’nun bağlı bulundukları kuruluşların Taksim Dayanışması bileşenlerinden olması dolayısıyla başbakanın Gezi Parkı ile ilgili olarak yaptığı toplantıya katıldıklarını ve Arzu Çerkezoğlu’nun Gezi olaylarının sosyolojik olaylar olduğunu söylemesi üzerine Başbakan’ın “bizde sosyolojiden anlarız” dediğini ve Arzu Çerkezoğlu’nun üstüne yürüdüğünü anlattı. Bir Başbakan’ın bir kadına, eşinin yanında bir kadına ki, AKP siyaseti gereği Aile Bakanlığı kurmuş, sözüm ona aileye önem veren bir siyasettir, daha da önemlisi kendi ile görüşmeye gelen bir temsilcinin üstüne yürüyebilen bir Başbakan olduğuna dikkat çekti. Yani başbakan bir kadına kocasını yanında, onu bıraktık bir kadına, onu da bıraktık bir siyasetçi olarak davet ettiği bir kişiye siyasi anlaşmazlık dolayısıyla sert çıkmasını, üzerine yürümesinin kabul edilemez olduğu vurgulandı. Benzer şekilde AKP’nin insanlara acil durumlarda yardım eden doktorlara da mesleki baskı yaptığını ve doktorların tedavilerini engellediklerini söyledi.
 
·         Bir doktor konuşmacı başka bir doktor arkadaşının Gezi Parkına giderken engellendiğini ve suç örgütü kurmakla suçlandığını anlattı. 90 kuşağını “bizim yapamadığımızı yaptılar” diyerek bu kuşağı övdü.
 
·         Jeofizik mühendisi olan başka bir konuşmacı da jeofizik mühendislerinin görevlerinin zemin etütü yapmak olduğunu ve zeminin kaç metrede sağlam olduğunu kesin olarak söyleyebildiklerinden bahsetti. Dolayısıyla da depremde ve deprem öncesinde görevlerinin çok önemli olduğunu anlattı. Jeofizik Mühendisleri Odası’nın kamuya karşı sorumluluklarını büyük olduğunu ve devlet olsun özel olsun müteahhitlerin projelerini uzmanlık alanları itibarıyla denetlemelerinin önemine işaret etti.
 
·         İktidarın “Gezi olaylarının arkasında ne var?” sorusunu sorduğunu söyleyen bir başka konuşmacı cevabının meslek örgütleri olduğunu söyledi. Meslek odaları, demokrasinin gereği olarak üyelerinin özlük haklarını korumaya çalışmak zorundadır. Üyeler tek başlarına mücadele edemezler örneğin işsizlik korkusu ile her türlü yanlışa peki demek zorunda kalırlar. Meslek odaları olmazsa yaşamdaki hiçbir şeyin güvencesi olmaz dedi.
 
·         Makine mühendisi olan konuşmacı ise ülkede unutulan tren kazalarının makine mühendisleri odasının görüşünün dinlenmediği için gerçekleştiğini, dolayısıyla odaların güvenliğimiz için gerekli standartları koruduğunu ve insan hayatını korumaya yaradıklarını anlattı. Bu yüzden de odaların özgür olmaları gerektiğini vurguladı.
 
·         Avukat bir konuşmacı da avukatların Adliye’den bile yaka paça götürülebildiklerini ve Baro’nun bu arkadaşlara sahip çıktığını anlattı. Meslek örgütlerinin böyle sindirilmesinin vatandaşları tehlikeli yerlere götürdüğünü söyledi.
 
·         Başka bir avukat ise Baroların ne işe yaradığını, yasama anlamında denetimler getirmeye çalıştığını fakat engellendiklerini, haksızlık ve hukuksuzlukların devam ettiğini, haksız gözaltılar yapıldığını söyledi. Kanunların henüz çıkarılmadan herkese açık taslaklar olduğunu ve bu kanunların daha taslak halinde iken takip edilip haklarında kamuoyu oluşturmak gerektiğini, sandıkların demokrasi için yetmeyeceğini söyledi.
 
·         Çıkan konuşmacı günümüzde avukatların neler yaşadığını, karakollarda yaşanan dayak, darp ve usulsüzlükleri ve polisin avukatlara ve müvekkillerine neler yaptığını cep telefonu ile görüntülendiğini ve bu görüntüleri anlatan bir gazetedeki köşe yazısını okuyarak ne düşündüğünü ifade etti.
 
·         Gazeteci bir konuşmacı gazetecilerin bir odalarının olmadığını söyledi. Bir basın örneği olarak geçmişte yaşanmış olan Fatsa örneğini anlattı. O dönemlerde teröristlerin bir kasabayı işgal ettiğini oysa gerçeğin hiç de böyle olmadığını olayın basın yolu ile nasıl çarpıtıldığını anlatarak gazeteciler üzerinde uygulanan baskılardan bahsetti. Uzun saatler boyunca az ücretle çalıştıklarını ve bilinmeyen “kara listelerin” gazeteciler üzerinde tehdit unsuru olduğunu mesela gazeteci Ahmet Şık’ın hakkında açılan haksız dava yüzünden bu listenin başında yer aldığını dolayısıyla iş bulma sorunu yaşadıklarını anlattı. Meslek örgütlerinin Gezi hareketi ile öneminin anlaşıldığını, birer toplum örgütü olduklarını söyledi. Toplum üzerine uygulanan baskıların sadece AKP iktidarı ile ilgili olmadığını aynı zamanda liberalizmin politikalarının sonucu olduğunu ve Gezi hareketinin bu neoliberal sistemin karşısında olduğunu ifade etti.
 
·         Aslında dün neyse bu günde aynısının yaşandığını, gazetelerin dilinin de buna neden olduğunu, Kürtleri düşman ettiklerini, örneğin yandaş medya ve yazar olarak Emin Çölaşan’ın hep yalan söylediğini aktardı bir başka konuşmacı.
 
·         Bu gün 42. gün diyerek sözüne başlayan konuşmacı bu platforma ilk kez katıldığını gençlerin bu kürsüye çıkıp saçmalamalarını rica etti. İllaki geziyi konuşmak şart değil, konuşun ve saçmalayın, konuşmak iyidir, netleşmenizi sağlar, kendinize güveninizi getirir, konuşmayı öğretir iyi bir eğitimdir dedi. Acıda ölümde zordur, 1980 ler de ölen çocukların yaş ortalamaları da bugünkü gibi 18,... idi. Anayasayı yıkmak istediler dedi. Her tür dergiyi okuyun her şeyi öğrenin dedi.
 
·         Emekli bir öğretmen gençlere çok güvendiğini, umudunun yaşanan uyanıştan kaymaklandığını, herkesin buna sahip çıkması gerektiğini, o yüzden de örgütlenilmesi gerektiğini, siyasetin sadece partilere katılmak olmadığını bu uyanışı ve bu çalışmaları devam ettirmemiz gerektiğini ifade etti.
 
·         Odalara devletin değil bizim ihtiyacımız olduğunu söyleyen konuşmacı sözlerini gerekli kamu denetimi için odalara sahip çıkmalıyız diye sürdürdü.
 
·         Başka biri muhalefeti sallamamız gerek dedi.
 
·         Forum sonunda Taksim Dayanışması’nın göz altındaki üyelerinin serbest bırakıldığı haberi herkesi sevindirdi. Bu karar “suç örgütü olmadığımız” anlamına gelir diye yorumlar yapıldı. Ertesi gün yapılacak iftarın aç doyurmak değil yemeğimizin paylaşılması anlamına geldiği söylenerek herkes tekrar çağırıldı.
 

Kriton Curi Parkı Forumu 5 Temmuz Cuma Notları


21.10 itibariyle forum açıldı.
-Dün kolaylaştırıcıların seçilmiş olduğu belirtildi.
-Pazartesi günü kolaylaştırıcıları seçildi. (çizelge getirildi 5 günlük)
-Taksim Dayanışmasının bildirisi duyuruldu
-Abbasağadan 3. köprüye bisiklet turu duyuruldu. 13.00 civarı orada olunmasının planlanıldığı belirtildi
Gündemlerimiz;
-1) dayanışmanın yürüyüşüne katılım
-2) apartman örgütlenmesi (apt. komitesi)
Pazar günü gazdan adam festivali ve yoğurtçudaki takas bildirildi.
--Apartman komitesi nedir? 10 kişilik bir grubun misal, kapı kapı gezmek yerine, posta kutusu vs. duyuru atmak gibi metotların kullanılabileceği, apartman alanlarının yaşam alanları olduğu, bunun için bir özel izin vs. gerekmediğini, bunun apartman sakini olarak bir özlük hakkı olduğu belirtildi. Apartman komitesi ismine ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum, 10 kişilik bir grup gezecekse isim olarak bu olabilir, ancak bu iş maddi desteksiz olamaz, el ilanları şimdilik yeterli olabilecektir, posta kutusuna atılabilir.
-- Mert söz aldı, apartman kapısı,  asansör gibi yerlere astığını 45 dairelik apartmandan total 1 kişinin gelip 1 başka kişinin geleceğini belirtip gelmediğini belirtti. Daha etkin olma ihtimali olan belgesel, söyleşi tipi uygulamaların olabileceği önerisi var. Başka öneri için çağrı yaptı.
++İnsanlar azalıyor üzülüyor diye düşünüyoruz, ama ben buraya gelmekle mutlu olabiliyorum, sinema gösterisi, dinleti benzeri şeyler yapılabilir başlangıç olacak. Akabinde foruma geçilebilir. Bu akşamın özellikle az sayıda olduğu bunun üzücü olduğu, bir organizasyon eksikliğimiz olabileceği belirtildi.
-- Emekli Zuhal öğretmen, Türk Gençliğini gönülden kutladı. 10 yıllık birikimin, ölü toprağının atıldığını belirtti. Reyhanlı, Atatürk ve İnönü’ye ayyaş denmesi ve daha bir çok vaziyet.. Bizler orta yaşlıyız, gençliğin arkasından gelmek istiyoruz, geniş kapsamlı bir örgütlenmeye foruma ihtiyaç var. Bizi örgütleyin forumlar bizi daha güzel örgütleyebilir, bir takım gençlerin ev ev kapı kapı dolanmasıyla AKP bunca oy almıştır, CHP’nin icraatlarını beğenmesek de, Atatürk’ün partisine oy vermek de tereddütteyim, yeni bir lider ihtiyacı vardır, Kılıçdaroğlu yetmiyor. Bizi örgütleyiniz size nasıl yardım ederiz, bizi bilgilendirin.
++ Forum destek, karşıtlık, tekrara düşme hareketleri hatırlatıldı. Hazırlanmış olan a4 kâğıdındaki 12 adet haber duyurusu hatırlatıldı
-- Dün dağıtılan duyuruların, çöpe atıldığı, apartmanların kapılarının hali hazırda kapalı olduğu belirtildi
++ Gülten Hanım söz aldı, önceden söylenen, bir öneriyi hatırlatmak istediğini söyledi, parka geliş yolunda yürüyüş yaparak forumun duyurulabileceği belirtildi
(forum başlangıca göre daha dolu)
-- Murat bey, apartman görevlisi olduğunu ve apartmanlara konulursa gezilmeye gerek kalmayacağı, ya da dışarıya ağaçlara asılırsa sesimizi duyurabileceğimizi söyledi, icraat ile katılım artışı sağlanabilir
++ Yürüyüşün kolay olmadığı belirtildi, yazarlar sendikası yetkilisiyle konuşmuş, pir sultan abdal derneğinin hareketini bize doğru alınabileceği, böylece lokal bir dernek yoluyla artışa gidebiliriz, şair konuşmacımız, (kana öfke değmesin adlı şiiriyle renk kattı.)
-- Yürüyüş ile ilgili, parkın içinde değil de, yürümediğimiz yerlerde yürürsek, daha yararlı olabilir.

çeşitli öneriler hatırlatıldı
++Buraya gelince bişileri irdelememiz lazım, geriye doğru ileriye doğru, yaşadığımız şeyleri irdelemeliyiz, 10 yıllık geçmişimizi teker teker eğitim, hukuk, kadın hakları ve kadınlara karşı şiddet, çevre katliamları, incelenmelidir. araştırma yapılmalı bir bilgilendirme içine girebiliriz. birşey yapılmıyor denip geri dönülüyor bu tip etkinlikler dinamizm katabilir. meslek gruplarından, kişiler tecrübelerini ve biligilerini anlatabilir.

--Hızlıca hazırlanan anket kâğıdıyla kamuoyu ölçümü yapılmakta (konular)
 -- Salih, 3 gündür buradayım, aynı şeye saplanmış durumdayız, gelen insanlarla ne yapacağız? İnsanlar bu sebeple yoğurtçu ya da Abbasağaya gitme nedenleri bu olabilir.
++Forumlar kendisi içinde bir çelişki var doğrudan demokrasi oluşundan dolayı doğasıyla bir takım işler yavaş olabilir. Dünyada tek forum deneyimi yaşamış ülke burası değil, Arjantin ya da brezilyadaki örnekler incelenebilir. Forumlar 2 yönlü işliyor, katılım ve kalabalık ve bunu iktidara sesini duyurma noktasına getirebilmeliyiz, mahalle komitesi kurgulanabilir öz-örgütlenemeye muhtarlık ve yerel seçimler suretiyle yapabilir, mevcut partilere nasıl baskı kurarız bu henüz zor tüm parklar için.
(mahalle örgütlenmesi için bir komisyon denemesi gönüllü kayıtları alınması deneniyor. diğer komisyonların hatırlatması yapıldı)
-- Taksim Gezi Parkına yürüşüne önemli gündemi ayıralım. Sıkıcı olmasın. Çatışma ortamı olacak mıdır? Nasıl örgütlenmeliyiz? Cumartesi (yarın)ki yürüyüşte amacımız ve yöntemimiz ne olacak konuşulmalı tartışılmalı.
++ Son haberler, parkın kapalı olduğu ve polis tarafından korunduğuna dair bilgi verildi. Gençler hayatlarını tehlikeye atmasınlar, beklemekte yarar vardır. Ehliyetlere 101tl gibi bir maddi külfet getiriliyor. (öğleden sonra geri çekilmiş). Mehmet Ali Alabora hakkında hükümet işkence ve hapis hazırlığındadır, linç kampanyası, bunu engellemek ve kendisini kurtarmak amacıyla düzenlenen imza kampanyalarına destek olunması gerekiyor. Mehmet Ali Alabora 'yı el birliğiyle harcatmayalım. Mail yoluyla çevreye yollanmış
(burada facebooktaki imza kampanyasına destek verilebilir ve paylaşımlar genişletilebilir. Sanatçımız kurtarılmalı.)
-- Geziyi geri almaya gidelim çağrısı hakkında. geri almak amacıyla gidilmesi tasvip etmiyorum. Geziyi simgeleştirmek gerekli midir? Polislerin olmadığı parklarda eylemler yapılabilir.
++Mahkeme kararı elden tebliğ edilecek, bunun için gidiliyor.
--Geziye yapılacak gösterinin amacı ve yöntemi tartışılmalıdır.
++Farklı parklara da gidilebilir fakat taksimin mücadelede önemli bir yeri vardır. ayrıca Taksim ve AKM birer rant merkezidir. Taksimde, pazarlanmış ve rant sağlanmaya çalışılan bölgeler mahkeme kararına rağmen bu çalışmalara devam edilmektedir. Taksimde TMMOB binasında Taksim Dayanışmasının toplantısı vardı. Orada Taksim Dayanışmasının herhangi bir siyasi yanı olmadığı ve yürütme kurulunun 4 bileşenden oluştuğu konuşulmuş. Hareketin parklara ve forumlara yayılmasının sonrasında... bu süreç en küçük örgütlülük birimi olan mahalle örgütlülüğüne nasıl geçileceğini kararlaştırmak ve bundan sonra ne olacak sorusuna cevap vermektir. bu konu sabit bir gündem olmalıdır, her forumda tekrar tekrar tartışılmalı ve Taksim Dayanışmasına iletilebilecek talepler oluşturulabilir.
--İletişim komitesi olarak; Gezi Parkını geri alıyoruz simgesel bir söylem olabilir ancak Taksim Dayanışması’nın çatışma çağrısı gibi bir söylemi yoktur. Yarınki eylem, sağduyulu bir eylem kararıdır. Çağrı çatışma çağrısı değildir, mahkeme kararının halk tarafından elden tebliğ edilmesi çağrısıdır.
++ Gezi’nin her yerden bir farkı vardı, müthiş bir mizah ve zeka kullanıldı, Türkiye’de şu ana kadar olmamış bir şeydi, gezi parkı Türkiye’nin her yeridir. Zaten Her yer Taksim, Her yer Direniş. Atılmış bir miktar taş yandaş medyada gösterilmiştir, sağduyulu olalım, şiddete şiddetle mücadele edemeyiz, parktaki mizahi söylemleri buraya da yansıtabiliriz.
-- Nevzat Bey söz aldı, Taksim bir simgedir, park meydan bir simgedir. Tahrir, Kızıl Meydan varsa Taksim’de bir simgedir, bunu korumalıyız.
++ Taş atma meselesiyle ilgili tanıdıklarınıza anlatın, polis sürekli gaz atıyor, meşru müdafaa barikat kurar barikata saldırılırsa taş atmak meşru müdafaadır bence. Demokrasi çalışmadığı için zaten buradayız, temsilciler bizi temsil edemediği için alternatif demokratik kanaları oluşturmak için buradayız. Biz molotof hazırlayıp falan gitmiyoruz ikisi birbirinden çok farklı. Mühim olan hükümetin meşru demokratik kanallarını kapatıyor oluşu, insanlara bunu hatırlanmamız, anlatmamız lazım. Demokratik muhalefete hükümet sistematik bir engelleme yapmaktadır.
-- Özcan Bey söz aldı, tüm ülkelerde devlet şiddet araçlarının tekel sahibidir, halktaki şiddet aracına el koyar zaten. Gezi Parkı’nda da çadırlar kurulmuştu ve sadece ama sadece oturan insanlara çeyrek kiloluk gaz bombası atılıyor, bundan önceki 1 Mayıslarda, meydanda gösteriye izin verildikten sonra 2 yıl polis olay çıkarmadıkça olay çıkmadı 500 bin kişi toplandı yine bir şey olmadı. Devlet, bu insanlara tü kaka demiştir, kötülemek için bir takım kavramlar geliştiriyor, vandal deniyor vs, ve bunların tdk karşılıkları değiştiriliyor. Polis anonsu 15 haz. şu şekildeydi, "polis: parkı boşaltın vatandaş giremiyor" o zamandan beri polis halka parkı kapatmıştır. 6 Hazirandan beri durdurma kararı var bunu bile açıklamadılar, hukuk devletiysek eğer, bu nasıl iş. Şimdiki yürütmeyi durdurma kararı yayalaştırma projesinin dahi durdurulmasıdır. Devletin taksimi eski haline getirmesi lazımdır. Devlet toprağa beton ile şiddet uyguluyor. Şiddet her zaman ve her zaman devletten gelir asla halktan gelmez.
++ Zuhal Hoca, uyuyan Türk toplumu yerini sorgulayan düşünen bir topluma dönüştük gezi parkı sonrası. Düşünmeden yaşıyorduk, bizden istenilen neden isteniyor düşünmemiz lazım, ülke sabun oldu elimizden kaydı gidiyor, bunu yakalamak hepimizin görevidir. Gün konuşma, anlaşma uyanma ve harekete geçme günüdür.
-- Diğer 119 park bizimdir, oranın simgeleşmesi normaldir, çünkü biz orada uyandık. Gençlere heyecanlı denildi, çünkü biz ilk kez gördük bunları, bizden 20 yaş üzerimizdekiler sustukları ve susturuldukları için biz bu noktadayız.
++Biz saldırmayız, bize saldırıldığında cevap verebiliriz ancak. Avrupa’da kırmızılı kadın en çok ses getirdi, duran adam birden bire tüm gidişatı değiştirdi olumlu yönde, yeni ve barışçıl çeşitli eylemler bulmalıyız, 12 Eylülde kapalı alandaki işkence açık alana döküldü neredeyse
-- Manisa’da küçük çocuklar işkence görürken, doğuda insanlar ceza evinde yakılırken neredeydiniz, ben orada direnirken sen neredeydin dili çok yanlış bir dildir, bunu çözmeliyiz, birbirimizi suçlar bir ifadedir.
++ Çatışma duyurusu yapmak istenmediğini söylendi. Yanlış anlaşıldıysam benim hatamdır bu da özeleştirimdir. Polis çatışma ortamı yaratırsa ne yapacağız gibisindendi saat 7 de polis çatışma çıkartır tebliğ yapacaksak öğlen neden gitmiyoruz mesela? Emekleyen çocuklar almıştır parkı geri, belki siz o zaman daha çok çatışsanız biz zorunda kalmazdık.
-- Gerontokrasi, yaşlıların gençler üzerindeki egemenliği demektir, sendikalar bu sürece ne kadar katılabiliyor, yeterli buluyor musunuz? Sendikalar da bir uyarı grevi yapmıştır, tam katkı yapmamışlardır. Onlarında yeniden organize olmaya ihtiyaçları vardır.
(parklar bizimdir de değiştir hareketi çok güzeldir, ben şunu yaptım bunu yaptım için kullanılan bir harekettir, bunu kullanabiliriz.)
++ 31 Mayıs akşamının yarattığı kültürü ve o günden sonrasını konuşuyoruz, evveliyle ilgimiz yok bunu konuşmaya gerek yoktur, değiştir hareketi bu noktada kullanılabilir, dayanışmanın talebi zaten ortadadır. Sadece parklardan 2x2 m2 bir park afişi istenmiştir, buluşup dağılacağız 192 park buradadır,
(müslüman kardeşlerin şu anda silahlı çatışmaya girdiği haberi bildirildi)
--Süleyman, halk iradesi nedir başbakanımızı kullandığı, aldığı 19 milyon oy, 54 milyon oy var bu ülkede, sürekli insanları yanlış bilgilendirmektedir. Diyor ki azınlık çoğunluğa hükmediyor.
++Doğu’da 30 yıldır süren şiddetin kente inmesi mi uyandırdı acaba bizi _?
-- Tiyatroculardan biri söz aldı, çözüm sürecinde doğuda neler olduğunu ve bunun bize nasıl yansıtılmış olduğu durumuyla karşı karşıya kalınmıştır; yoğurtçuda bir kişinin, "Lice’de kesin bir şey yapılmıştır" şeklinde bir düşünce yapısı mevcut. Bilgi sahibi değilken fikir sahibi noktasındayız araştırmıyoruz.
++İlk kez buradayım bence diğer forumlarda çok farklı değilsiniz, coşku ve heyecan yerinde. Biz kendi forumumuzda (Göztepe) bilirkişi atölyeleri, kuruldu bu kişiler gündeme ait, bilgilendirme yapılmakta misal; kentsel dönüşüm, AKP’nin ekonomik adımları. Bizim burada bulunuyor oluşumuz Gezi’yi dahi aşıyor olabilir, bu hükümet 10 yıldır kadın, işçi eğitim sağlık haklarımıza saldırdı, aslında uyumuyorduk, aramızda konuşuyorduk, zayıf olduğumuzu sanıyorduk, artık bir eyleme halkın verdiği tepki çok farklı artık daha katılımcı. Çarşamba mahkeme kararı gezi parkı merdivenlerinde okunmuştu, yarın sadece kitlesel olarak yapacağız, AKM’de yıkılmayacak bunu da hükümet açıkladı, bu tip kazanımları almaya devam edeceğiz. Ayrıca pazar günü Kadıköy’de gazdan adam festivali var. Naçizane; gündemli tartışma yapmak daha sağlıklı olacaktır. Bu hükümet 10 yıldır var, ama 15-20 günde hiç olmadığı kadar yıprattık, bu nasıl oldu, bunu düşünmeliyiz.
-- Komisyon toplantıları iletişim eksikliğinden ötürü yapılamadığından pazartesi olarak belirlenen toplantılarının salı veya çarşamba (1-2 gün erteleme) çağrısı yapıldı. İletişim komisyonu. Kültür sanat ve spor komisyonu. Siyasi partiler ve stklar ile görüşme komisyonu. Toplantılara katılım azlığına dikkat çekildi. Pazartesi akşamı 7.30'da burada olunması ve gönüllü olunmasına çağrı.
++ Komisyon toplantısı erteleme önerisine gelen bir itiraz: toplanabildikçe toplanılmalı, gelemeyenler sonrakilere gelebilir, toplantılar belirlendiği tarihte yapılmalı
++ 8 senedir burada gönüllü olarak verilen yoga derslerinden (bu dersleri veren arkadaş tarafından) bahsedildi. Kültür sanat spor komisyonuna üye olmak istediğini ve bu derslerin t.d. ve forumu temsilen bu derslerin devam etmesini istediğini ifade etti.
--Şiddeti uygulayan tarafın, milli görüşçü olanın, demokrat olanın, neden bu görüşte ve davranışta olduğunu gelip ifade edilmesi gerektiğinin halk meclisini canlandırma anlamında gerekliliğine vurgu yapıldı. Ötekileştirilen sosyalist, devrimci... Hakkını savunan insanları halk korku sebebiyle düşman olarak gördü. Fakat şu an bu değişti çünkü yaşam hakkına (1+1 daireler yasak örneği) saldırıların ardından gelen uyanıştan bahsedildi. Bu özel yaşama müdahaleye sessiz kalınmamalıdır, başlatılan hareket sürdürülebilir bir forma dönüştürülmelidir. Bu forumlarda sürekli bu ifadeler güncel tutulmalı ve bizleri eğitebilecek kendi alanında uzman isimlerin getirilmesi. Forumun kalkınmasına dair aktivistliğe genel katılım çağrısı yapıldı.
++ Forum duvar dışında dışarıya yansımıyor. Çevremizde parkı kullanan acıbadem hastanesi, parkın gönüllü evi gibi kurumlardan buraya korunaklı panolar yapılmalıdır. Girişlere 10-15 tane pano koyulmalıdır. Parkta görüşülen konular ve yaşananlar dışarıdan hissedilmeli ve görünmeli, bunun için bu adımlar önemlidir.
-- Bir sendikada aktif olan çalışan bir öğretmen hanım: bu forumda eğitimden bahsedilmedi. Öğretmenlerin 4+4+4 sisteminden mağdur olduğunu ve öğretmenler sendikasının da bu konuda daha aktif olması gerektiğine dikkat çekildi.
++ Panolar ve Kriton Curi’nin 6 mayıs Taksim Dayanışmasının yürüyüşü için pankart hazırlanması konusunda; spreyle pankart ve afiş hazırlanması, grafiti yapan insanlar tarafından bu duruma (facebooktan da çağrı yaparak) katkı bulunulması ve bu afişlerin ehli yapılması çağrısı geldi.
--Avukat Bey:  olaylar Gezi Parkı ve yeşili sahiplenme ile başladı ve sonrasında daha siyasal bir yöne evrildi. AKP iktidarı 10 senedir siyasal arenada tek başına engelsiz ve yenilgisiz ilerlerken karşılarına çıkan bu hareketle afallamış durumdalar. Gündemler üzerinden geri adımlar atılmaya başlandı. Hukuki kazanımlar önemli. Korkunun yıkılması, 13-14 yaş grubunun korkusuzluğu. AKP siyasetinin iki bölümü, sopa ve avuç siyaseti. Sopa: baskı şiddet, avuç: kazandırma, vaat etme ( Kürt açılımı ve süreç) . Sopa siyaseti korkunun kırılması ile sekteye uğradı, avuç siyaseti de Lice olayları ve benzerleriyle sekteye uğramıştır. Bu noktadan sonra direnişi kendi içindeki anlaşmazlıkları büyüterek söndürmeye çalışma stratejisi ile geleceği. Direnişin bu farklı duruşları birleştirici özelliği olmuştur. Sivil polislerin provokasyonları olmuştur, benzer şeyler yapılmaya devam edecektir. AKP çok iyi örgütlenmiş bir gruptur, yargıda, poliste cemaatte. Buna karşı yapılması gereken daha fazla örgütlenmektir. Meclis içinde, STK’larda ve bu forumlarda devam edebilir. AKP’nin elinde kalan tek önemli koz %50’dir ki bu da şişirme bir rakam olduğu ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin dört bir yanında süregelen sivil direniş dikkate değerdir ve hükümeti zora sokacaktır. Yurt dışındaki insanların görüşü; bu adamlar %50 oy almış, protesto ediliyor ama nasıl olacak? Fakat bu olay aslında şişirilmiş ve abartılmıştır. AKP’nin oyları sivil denetlemenin de desteğiyle oyları azaltılmalıdır, müşahitlik sistemiyle sandıklarda görev alınmalıdır, yerel seçimlerde güç kazanılmalıdır. 3 başlıkta özet: birbirimize düşmemeliyiz, yerel seçimlerde etkili olmalıyız, örgütlenmeye önem vermeliyiz.
++ Okullarda serbest kıyafet önerisine karşı durulmalıdır. Bununla yapılmak istenen bellidir, üniformaya dönülmelidir. Desteklenmelidir.
-- Örgütlenme ve siyasi aktivistlik ön plana çıkarılmalıdır. Sonuç odaklı olunmalıdır. Siyasi oluşumların öneminin altı çizilmelidir. Baraj konusu, STK’lar, mevcut partiler vb. konular üzerinden konuşulmalıdır. Mısırda görülen örnek; yeterli sayıda halk meydanlara indiğinde mevcut sistem yıkılabiliyor. Ancak bunun karşısında yeni bir şey kurulamaza çözümsüz kalınır. Örgütlenme ile demokratik hakların savunulması desteklenmelidir. Eğitim konusunda, çalıştay tarzı aktivitelerin ortaya konulması öneriliyor.
++ Gündem için toplanan kâğıtta yazılan konular: kadına yönelik şiddet. (gözaltına alınan kadınlara uygulanan tacizi protesto yarın 5 te GS lisesinde). Kentsel dönüşüm. İşsizlik. Dış borçlar. Çevre katliamı. Anayasa. Sansür. Forum katılımı cazibesi. Ülkenin bölünmesi. Emekli sorunları. Özgürlük. Vergiler. İktidar yanlısı marka boykotu. Teknik öğretmenlere mühendislik ünv. verilmesi. ... 
-- Yukarıda belirtilen gibi somut konuların konuşulması ve burada kurulan iletişimden sonuçlar çıkarılmalı ve belki diğer forumlara da bu konuda önderlik yapılmalı. Ekonomi konusunda: döviz kurları 1.97 lira ile tarihi bir rakam görmüştür. Global olarak dünyayı etkileyecek bir ekonomik kriz yaklaşmaktadır. Amerika başta, dış sermaye çekilmeye başlamaktadır. Enflasyonun artması dolayısıyla işsizliğin artması olabilir, bu konular konuşulmaya başlamalıdır.
++ Her cumartesi bu ülkede faili meçhuller ve kaybolanların annelerinin gerçekleştirdiği cumartesi anneleri aktivitesine çağrı.
--Yarınki eylem için (cumartesi 6 Temmuz) için saat 4 te değil 3 te buluşulsun, Sivas eylemindeki organizasyon eksikliği yarın da olmasın.