23 TEMMUZ 2013 KRİTON CURİ PARK
FORUMU NOTLARI
Forum bir önceki forumda konuşulan konuları ana başlıklar
halinde hatırlatılmasıyla başlandı.
Moderatör ve kolaylaştırıcılar seçildi.
Forum günlerinin bayram sonuna kadar 3 güne düşürülmesi ve
pazartesi, Çarşamba ve Cuma forum günleri Cumartesi yada Pazar gününün
etkinliklere katılım günü olarak belirlenmesi oylama yapılarak kabul edildi.
Bu konu hakkında bir konuşmacı söz aldı; Forumlar boyunca
sinerji oluşturuldu. Boşluk olursa sinerji dağılır diye düşünüyorum dedi.
Moderatör dünden sözüm yarım kaldı diyen varsa öncelikle söz
almasını söyledi.
Söz alan bir konuşmacı; Çok güzel bir coğrafyada yaşıyoruz.
Yaşadığımız coğrafya –Anadolu- kan ve faili meçhullerle dolu. Cumhuriyeti
düşman belleyenler her konuda her yeniliğe karşı sinsice savaş açtılar.
Saldırmaya devam ediyorlar. Tarih boyunca gerçek tarihi resmi eğitim
kurumlarından öğrenemiyoruz. Gerçek haberleri de öğrenemediğimizi Geziden sonra
penguen medya bize bunu çok net gösterdi. Savaşa doğru gidiyoruz. Suriye’nin iç
işlerine Özgür Suriye Ordusunu destekleyerek karıştık. Özgür Suriye Ordusu
demek şiddet, vahşet ve insanlık dışı davranışlar demektir. Bunlara ve bunun
türevlerine sınırlarımızı aştık, silahlar verdik, TC kimliği verdik. İki gün
sonrada karşımıza seçmen olarak çıkacaklar. Tehlikenin bu boyutunu altını
çizerek göstermek istiyorum. Önümüzde en önemli konumuz anayasadır. Anayasayı
kim yapacak? Nasıl yapacak? Kiminle yapacak? Bu çok önemli ve anayasayı halka
rağmen tek başlarına yapmamaları gerekir. Anadolu demek hoş görü demektir.
Kardeş kardeşe, omuz omuza yaşamak demektir. Bunu Anadolu da Mardin örneği
İstanbul’da Gezi örneği göstermiştir. Yapmamız gerekenlerden bir diğer
görevimizde seçim kütüklerinin kontrolüdür. Ayrıca bir not vermek istiyorum. İl
meclis üyeliklerine seçilmek isteyenler ve yer almak isteyenler ay sonuna kadar
partilere başvurup kayıt olsunlar. Son söz olarak ta hiçbir şekilde
ötekileştirmeyelim, ötekileştirilmeyelim.
Bir başka konuşmacı; Bir dinin nasıl sömürüldüğüne acıyarak
bakıyorum. Kadir İnanır akil insanlar toplantısında “Sayın Başbakan keşke her
zaman böyle yumuşak olsaydınız” dediğinde ise başbakan “Sen filmlerinde
öylemiydin?” diye soruyor. Görüyoruz ki başbakanda bizlere karşı rol yapıyor.
Hanifi Avcı mütasıp biridir. Fakat sol
örgütler davasında yargılanıyor. Atatürk’ün gençliğe hitabında görüldüğü gibi
gençlere güveni boşuna değilmiş. Bunu Gezi ispatladı. Fakat gençlerin örgütsel
bazda bir partisi yok. Olması gerekiyor. Özgürlüklerin ikinci nedeni
örgütlülüktür lakin o da yok. Bütün bunların dikkate alınıp çözülmesi
gerekiyor.
Bir başka konuşmacı; Bence anayasa değişmeli. Geleceğe dair
pozitif bir düşüncesi olan varsa o da gelsin konuşsun.
Bir başka konuşmacı; Ben lise öğrencisiyim. Korkmadan
alanlara çıkıyoruz. Şimdiye kadar Atatürk’ün izindeyiz diyorduk. Şimdi alanlara
çıkıp görevimizi yerine getiriyoruz. Bundan sonra bizler değil iktidar korksun
çünkü onların devri bitmiştir.
Bir başka konuşmacı; Gezi parkı ve yoğurtçu parkında
bulundum. Kadıköy’deki gelişmelerle ilgili ne düşünülüyor? Mahalle meclisleri
kurulsun diye karar alındı. Bu çerçevede biz ne yapabiliriz? Hukuksuzluk
haddini bilmez bir şekilde sürüyor. Kötü sonuçlar ortaya çıksa da hukuk herkese
lazım. Forum haftada 3 gün olacaksa en az 1 günü özel gündemli olsun.
Bir başka konuşmacı; İlçe meclis toplantılarına temsilci
gönderelim. Ne konuşuyorlar izleyelim. Kadıköy belediyesi meclis toplantısına
buradan da temsilci seçip gönderelim, ne yapılıyor bilgilenelim. Bu bizim
yurttaşlık hakkımızdır. Dünya saydamlık endeksi vardır. Saydamlığın çok geniş
anlamı vardır. Bilgi almak için özel bir çaba gerekmeksizin önceden belli
olanları görmek herkesin hakkıdır. Parkımızda pano yapmayı öneriyorum.
İnternetten ve gazetelerden haber çıktıları alarak panomuza yerleştiririz ve
günceli yakalayıp gündem oluştururuz. Taksimde ayağına, başına ve beline gaz
fişeği gelen kişi Balta limanında bir hastaneye gitmiş. Acil bölümünde Doktor
kişinin Taksim’den geldiğini öğrendiğinde sıranın sonuna göndermiş. İşin
aciliyetini ihmal etmiş. Penguen medya bunları görmez ve yazmaz.
Moderatör araya girip pano yapılıp yapılmamasını oyladı.
Yapılması yönünde bir karar çıktı ve gönüllüler belirlendi.
Başka bir konuşmacı; Forum kan kaybetmesin. Önümüzdeki Cuma
günü iftar var. Diğer günlerde konusunda uzman konuşmacıları forumumuza davet
edelim.
Bir başka konuşmacı; Kapitalizm akla, doğaya ve bilime karşı
bir sistemdir. TMMOB bilime aykırı yapılan hızlı tren projesini onaylamamıştı.
Oysa iktidar hızlı tren projesini devreye soktu. 22 Temmuz 2004’de 41
vatandaşımız hatalı projenin kurbanı olup hayatlarını kaybettiler. Hiç kimse
ceza almadı ve kimse istifa etmedi. Yaşadığımız süreçte her gün doğa
katlediliyor. Son balık, son nehir ve son su tükendiğinde beyaz adam paranın
yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak. Bayrama kadar forum günleri 3’e
düşürüldü. Küçük küçük adımları atacağımız büyük adımlar için önemsiyorum. Bir
arada kalma kararlılığımız çok güzel.
Moderatör; Gelenlerin az olması kimseyi tedirgin etmesin
ramazandan sonra tekrardan sayımız artacaktır.
Bir konuşmacı; Bizler Müslümanız. Bu millet önceden de Müslümandı.
Türban diye bir sorun yoktu. Çok nadir türbanlılar vardı. 1980’den sonra belli
bir çıkar uğruna türbanlı sayısı arttı. Neden?
Bir başka konuşmacı; 28 Şubat kalleşliği Akp’yi var edip,
tavan yaptırdı. Yanlış bir siyaset
güdülerek kapalı insanlara yanlışlıklar bilinçli olarak yapıldı. Karşımdaki
insanın ne olduğu, nasıl giyindiği benim için önemli değil. Sembolizm kalıcı
olmamalı. İçsellikle baktığımızda Yahudiler ve Müslümanlar dinlerini 24 saat
yaşıyorlar. Hristiyanlar gibi bir güne indirgeyemiyorlar. Bu durumda laiklik bu
dinlere ters geliyor.
Bir başka konuşmacı; Hristiyanlıktada süreç hiçbir şekilde
güllük gülistanlık olmadı. Mücadele ederek bugünlere geldiler. Dini kendi
içimizde ve ibadethanelerde yaşarsak, devlet politikası olarak görmez isek,
daha barışçıl bir yaşamda oluruz.
Bir başka konuşmacı; Türkiye’de 1980’den sonra çok büyük
ölçüde batıya göç oldu. Göç edenler yıkımlar yaşayarak, ötekileştirilerek ve feodalizm içinde sıkıştırılarak yaşamak
zorunda bırakıldı.
Bir başka konuşmacı; Türkiye cumhuriyeti kurulduğundan beri
laik olduğunu mu sanıyoruz? Bence değil. Çünkü Hanefiliğe endekslenmiş bir
laiklik anlayışı var. Süreç içinde Marshall yardımlarıyla Amerika topraklarımızda ılımlı İslam istediği
için başımıza bunlar geldi. Gezi olayları da bunlara dur dedi.
Başka bir konuşmacı; 16 yaşındayım. Benim ailem türbanlı. Bu
iktidarda özellikle türbanı öne çıkardılar. Amaçları karşılıklı çatışma
yaratmaktı. İnsan oğlunun sağlıklı gelişimi için 18 yaşına kadar etki altında
kalmadan yetiştirilmesi gerekir.
Bir başka konuşmacı; Özgürlük mücadelesinde birilerinin
askeri olmayalım. Her çocuk bebek doğar. Hiçbir zaman asker doğmaz. Herkes
doğduğu andan itibaren özgürlük mücadelesi vermektedir.
Bir başka konuşmacı; Askerler türbanlılar iktidar olunca
hapse atıldılar. Karşılıklı sistematikli olarak süren savaş devam etmektedir.
Türban siyasi bir simgedir. Buradan da rant elde etmek isteyenler türban altına
eşlerini sokarlar. Biz neyiz? Haklarımızı biliyor muyuz? Partilere üye oluyor muyuz?
Siyaset yalan üzerine kurulmuş, bunu
yıkabiliyor muyuz? Türkiye son 1 ayda 500 milyar borçlandı deniliyor. İyi bir
noktada dairesi olan 4 milyon aile dairesini satarsa bu borcu ancak ödeyebilir.
Eskiden 5-6 tane dolar milyarderimiz varken, son 10 yılda 36 tane dolar
milyarderimiz oldu. Sermayenin nasıl el değiştirdiğini burada görebiliriz.
Giden paraları, örtülü ödenek ödemelerini sorgulayamıyoruz. Siyasi partileri
düşüncemize göre yönlendirmemiz gerekiyor.
Başka bir konuşmacı; Evet savaş var. Bu savaş şimdi
başlamadı. İnsanoğlunun varlığında seçilen ilk kabile reisi ile o savaş
başladı. Bu savaş sınıf savaşıdır. Ezen ve ezilenlerin savaşıdır. Devletin
yaptığı ayrımcılık tuzağına düşmeyelim. Kapitalizm para aktarıyor, birilerini
kullanıyor ve diğerlerini özgürlük mücadelesinde harcatıyor. Taksim’de esnaf polise dur demişti. Polis ise
esnafa savaş açmıştır. Çünkü artık orada eğlence dünyasına hizmet veren esnaf
istenmemektedir. Bir araya gelmemiz için girilen mücadeleye sahip çıkalım.
Bir başka konuşmacı; Özgürlükler noktasında 5 yaşındaki bir
çocuğun kendi iradesiyle tesettüre sokulduğuna inanmıyorum. Dayatmaların olduğu
bir yerde özgürlüklerden bahsedilemez.
Bir başka konuşmacı; Siyasette rıza dediğimiz bir kavram
vardır. Karşısında da zor vardır. Akp’nin iktidarda olmasını rıza ve zor aynı
zamanda şiddet sağlamıştır. Neden Akp kazanıyor? Siyasetinde farklı bir şey mi
var? Emperyalist desteğini nasıl oya çevirerek iktidar oluyor? Bunların deşifre
edilmesi gerekiyor. Alternatif çözümlerin üretilmesi gerekiyor. Türban
konusunda dolaşmamak gerekir. Akp’nin elini güçlendirmeyelim. Sakallıya laf
yokken türbanlıya laf söylemek kadın vücuduna karışmadan geçiyor. Burada
kadınların mücadele vermesi gerekiyor. Greve giden işçilerde greve giden kadın
ya da erkek diye bir tabir yoktur. Grev bütün işçilerin grevidir.
Bir başka konuşmacı; İktidarın kurduğu tuzaklara düşmeyelim.
Eğer kendimizin de özeleştiri vermesi gerekiyorsa bunu yüreklilikle yapalım ve
mücadelemize devam edelim. Bu mücadele halk mücadelesidir.
Forumumuzda alınan
karar ile bundan sonra sadece Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri forum
olacaktır. Ramazan boyunca Cuma günleri iftar yemeği verilmeye devam
edilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder