28 Haziran 2013 Cuma

"Ethem için Adalet için" 29 Haziran Cumartesi Günü 19.00'da Taksim'e

29 Haziran Cumartesi, saat 19.00’da Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla Ethem için, adalet için, polis şiddetinin hesabının sorulması ve tutuklanan direnişçilerin serbest bırakılması için Taksim Meydanı’nda olacağız.



16.00 Kriton Curi Amfi'de buluşma
16.30 Amfi'den hareket (metro ile Kadıköy'e)
17.00 Yoğurtçu Parkı Forumu ile buluşma. Kadıköy Boğa'dan birlikte hareket ile " Ethem için Adalet için" Taksim'e

27 Haziran Perşembe Kriton Curi Park Forumu Notları

Kozyatağı Kriton Curi Parkı Forumu  - 27 Haziran Notları

21.00’de ses çıkartma eylemi ile forumumuz başladı.

Her geçen gün daha da kalabalıklaşan bir topluluk oluyoruz.

Kolaylaştırıcı parkımızdaki duvar gazetemiz, çocukların resim atölyelerinde yaptığı resimler, taleplerin yazılı olduğu kağıtlar, Gezi’de kaybettiğimiz 4 arkadaşımızın isimlerinin, fotoğraflarının bulunduğu kağıtların yırtılması gündeme getirildi. Gün içerisinde bu tarz saldırıda bulunan insanları fotoğraflayabilenlerin fotoğraflaması istendi.

Kolaylaştırıcı beden dili hareketlerini anlattı. İhtiyaç listemizi yineledi.

Topluluk içinden moderatör ve yazıcı seçildi.

Taksim Dayanışmanın başta “adalet” olmak üzere tüm taleplerimizi yinelemek için 29 Haziran 19.00-20.00’de Taksim’de kitlesel basın açıklaması duyurusu yapıldı.

28 Haziran saat 22.00’de İstanbul Barosu avukatlarından Ozan Gülhan’ın yapacağı hukuk atölyesi duyurusu yinelendi.

Bir konuşmacının saat değişikliği önerisi sunuldu, reddedildi.

Kazım Koyuncu Kültür Merkezi’nin bu yılki sene sonu etkinliklerini direniş forumlarında yapılacağı duyurusu yapıldı. (30 Haziran Pazar günü saat 16.00’da KKKM’de buluşularak 16.30’da İskele Meydanı’nda olunacak. 17.00’de Haydarpaşa Garı’nda buluşulacak ve müzik, şiir dinletileri, tiyatro gösterileri yapılacak. 19.00’da Yoğurtçu Parkı Forumu’nda olunacak.)
Resim çizme etkinliği, seyyar kütüphane, drama atölyesi önerileri geldi. Komitelerin kurulması gerektiği vurgulandı.

·        - Akillerin rapor sunumlarından bahsedildi. Seçim barajının değişmeyeceğinden bahsedildi. Kararlı olmamız gerektiğinin altı çizildi.

·         -Sahiplenmekten ve seçim barajının düşmesinin tartışılmasını istedi bir konuşmacı.

·         -AKP’li seçmenlerin foruma davet edildiği ama isimleri bile tahammül olmadığını söyledi. Ölümler hatırlatıldı. Öneri olarak eski AKP’lilere yanaşılması gerektiği söylendi. Tutumlarını eleştirildi. Devlet büyüklerinin rahatça yalan söylemesi eleştirildi.

·        - AKP’li seçmenlerin neden oy verdiğinin belli olduğunu ve çağırılmaması gerektiği söylendi. Söz hakkı ve demokrasinin artmasına yönelik hareketlerde bulunulması istendi.

·         -AKP düşmanlığı değil, demokrasi yandaşlığı yapmamız gerektiği söylendi.

·        - İnşaat ve mimari bilinci istendi. Hükümetin tutumu yargılandı. Yeni mimarlıklar eleştirildi. Mimarların yetkilerin kısıtlanacağını söylendi. Turgut Cansever hakkında yapılan haksızlıkları hatırlattı.

·         -Yoğurtçu Parkı’ndan gelen bir konuşmacı twitter adresinden bilgilendirilen ve yazıların, resimlerin yırtılmasından bahsetti. Düşüncemizden ve korkularının altını çizdi. Yerel problemlerin tespit edilip, çevreye yayılması istendi. Bu forumların komşuluk ilişkilerini daha da kuvvetlendireceğini ve komşu dayanışmalarının yapılması önerildi. Etkinlik ilanlarının da basılması gerektiği önerildi.

·         -Satranç ve sabah ekiplerinin kurulması, gazete basımı, iletişim komitelerinin kurulması önerileri geldi. Satranç için teknik destek topluluğun içinden çıktı. Öneri sunuldu ve kabul edildi. (Satranç etkinliği facebook, blogspot ve twitter adresimizden duyurulacak)

·        - AKP’nin din sömürüsü vurgulanıp, dinin onların tekelinde olmadığı söylendi. Ramazan ayını kullanacakları dile getirildi. Bakanlıkların olumsuzlukları anlatıldı. Hükümetim medyayı bir maşa gibi kullandığı söylendi.

·         -Benden öncekine konuşmacıya katılmıyorum. Dış İşleri’nde önceki süreçler daha kötüydü. Ramazan’ı burada kutlamak iftar, din sömürüsü olarak algılanabilir.

·         -7 yaşındaki bir konuşmacımız ağaçların kesilmesinden, oksijenimizin elimizden alındığından bahsetti. Sadece Gezi Parkı’nın değil bütün ağaçların korunmasını ve sulanmasını istedi.

·         -Muhalif partilerin işlerini yapmadığını söylendi.

·         -Ülkenin ilk kurulduğu zamanki halini daha çok doğru olduğunu son 50 yılki hükümetin ülkeye zarar verdiği dile getirildi.

·         -78-80 gençliğinin ve şimdiki 90’lı gençlerin umut verdiği söyledi.

·         -Gezi Parkı sürecinde Kozyatağı’ndan bin kişinin çok farklı görüşlerde olmasına rağmen birlikte olduklarını söyledi. Okuduğumuz tarafsız gazeteleri toplu taşıma araçlarında bırakılması önerildi.

·        - Dinin duygusallığından bahsedildi. Başörtü yasağının yanlış olduğu söylendi. Basının ve iletişimin gücü anlatıldı. Sorunları aramalı ve düşmanın AKP’nin değil sistemin olduğu, AKP’li seçmenlerin yıllarca ezildiği söylendi. Ayrışmaya değil, dayanışmaya yönelmenin doğruluğu vurgulandı.

·         -Keşke birbirimizi tavlamaya çalışmasak. İlkokuldan üniversiteye hiçbir öğretmenim siyasetten bahsetmedi. Annem babam ki askerdi konuşmadı. Beni çocuklarım sokağa çıkardı.

·         -İlla birini ikna edeceğiz diye bir şey yok. Türban sorunu da yok.

·        - Eskiden ayrımcılık yoktu. Türban kılık kıyafet devriminde var. Siyasi simge haline bu hükümet getirdi. AKP bana hiç bir şey vermeden ve üstüne sürekli benden alarak her şeye karışıyor. Yalancılıkla dindarlık olmaz. Adı eşarptı, başörtüsüydü, türban değil.

·         -Akademisyenim. Başörtüsü yasakken de hocalık yaptım. Görünen türban asıl kadın bedeni denetleniyor. Sendikacılık yok. Yakın tarihimizi bilmiyoruz.

·         -2002’ye kadar gazeteciydim. İki kelime, direniş ve örgüt. 12 Eylül sonrası tabuydu, kırıldı. Türbanla ilgili çocukların suçu yok, o zaman bebektirler. Dinci diye bir tabir çıktı. Direniş, meydanda çatışma olarak kullanıldı. Forumlarda örgütletilmeli. Küçük komiteler daha kolay çalışır. Her gün 5-6 kişi Valiliğe dilekçe verebilir.

·         -Geziruhu.com var arkadaşlar. Şiddete dair fotoğraf ve raporlar isteniyor. Sessiz kalmayalım.

·         -Cumartesi Ethem Sarısülük ve Adalet için Taksim’e gidelim.

·         -Yarın akşam Çapul TV Abbasağa Forumundan yayın yapacak. Bizim forumumuzdan temsilci olarak gitmek isteyen var mı?

·         -İletişim komitesini kurmamız gerekiyor.

·         -Tarihimizi bilmeliyiz. Biz tarihi bilmeyen bir toplumuz. Sivillerde ölüyor savaşta. Cumhuriyet dönemi varlıklarının hepsi satıldı. AKP nasıl başarılı gözüküyor, çünkü medya asli görevi olan kamu yararından iktidar yararına geçiş yaptı.

·         -Duyuru: Hukuk semineri var yarın. Tombul pil ihtiyacımız var ses sitemi için!

·         -Ötekileştirme, cepheleştirme yok. %50’nin bir sebebi var, her birinin. Sol partiler başa gelmedi, gelmeyecek. Kim gelirse gelsin, isterse AKP önemli olan haklarımızı gasp etmesin, sahip çıksın.

·         -Gaza gelmemeyi başardık. 80 öncesi karşıt görüştekiler çatışırdı, şimdi birleşti. Gezi ruhu çok güzel.

·         -2. Kez söz alan bir konuşmacı ters bir şey söylenince eleştirel yönden yaklaşmak gerekir. Hepimiz aynı şeyleri düşünmediğimiz için güzeliz.

·         -Tekrar söz almaya mecburum. Hiç kimseyi küçük görmem, saygı duyarım. Hatan yapan özür diler.

·         -Yeni bir söyleme ihtiyaç var. Küfürlerle başka birileri gücendirilir. Halk devrimidir Gezi.

·         -Hiçbir şekilde Atatürk’ün devrimi halktan kopuk değildi. Herkes vardı, birlikteydi. AKP seçmeni kadar çalışsak, burada olmazdık. Her kesimden insan AKP’ye oy veriyor. Ne solcular dinsiz ne de dindarlar AKP’li.

·         -Yeni bir isim bulmalı. Özgürlük Mücadelecileri gibi. 70’lerde Dev Genç Ütopyada herkesi özgür kılmak istiyordu. Şimdi gençler önce kendi özgürlüklerini istiyorlar, güzel.

·         -Hem gençler hem 68 kuşağı burada. Mizah devam etmemizi sağladı. Bazı kelimeler ironi amaçlı, gençleri anlamak gerek. Çapulcular söylendiği amacın aksini benimsetti. Karşı tarafı silahsız bırakıyor.

·         -Mustafa Kemal Devrimi tepeden inme olsa 90 yıl sürmezdi. Aksine tabandan tavana yapıldığını düşünüyor. Mustafa Kemal’i anlamak önemli.

·         -Tepeden inme konusunu daha fazla tartışmak istemiyor. Mustafa Kemal’i eleştirebilmek özgürlüğü gösterir. Gezi Parkı ruhu kaybolmaz, bu ruhu siyasi sürece dönüştürmek gerek.

·         -1924 bütçesi 120bin lira, 40 bin lirası aşar vergisi, köylüden alınıyordu, Atatürk sildi. Atatürk 75 yıl önce öldü, mezarını milyon kişi ziyaret ediyor.

·         -Konu Gezi Parkı. Dedem MHP’li, babam AKP’li ben solcuyum. Bu kadar farklı insan bir araya gelebiliyorsa sesimizi duyururuz seçimde. Toplanmışken bölünmeyelim, gençlerle yola devam edelim.

·         -Atatürk’ün gençliğe emaneti sağlam ellerde. Filozof Karl Popper artık devrimler kaldırıldı, bir hedef var dünyanın gideceği. Küçük adımlarla gidilirken geri adım atılsa da hedef korunuyor. TC’yi bölmek isteyenlere karşı gelmeliyiz, başarabiliriz.

27 Haziran 2013 Perşembe

Kriton Curi Parkı Forumu 26 Haziran Çarşamba Notları
21.00’de ses çıkart protestosu ile başlandı.
Kolaylaştırıcı çıkıp forumun usulü ile ilgili açıklamaları, beden dilini hatırlattı ve Konsensus’u okudu.
Ses sistemimizi çözmüş olduk. Pille çalışan bir ses sitemine sahibiz artık. Bu durumda İhtiyaç listemizin en üst sırasına tombul pili yazmış bulunuyoruz. 
Forum’da konu başlıkları çıkarıp o konular üzerinden devam etme fikri sunuldu ve kabul edildi.
Dünden Gezi şarkılarından oluşan bir CD yapıp farklı görüşteki insanlara ulaştıralım önerisi sunuldu. Kabul edilmedi.
Cuma gün saat 22.00’de İstanbul Barosu avukatlarından Ozan Gülhan’ın hukuk semineri yapacağı hatırlatıldı ve daha fazla insan ulaşması için el ilanları yapılmasına karar verildi.

- Çok önemli bir iş yapıyoruz. Farkında olmasakta farkına vardığımızda anlayacağız. MİT bile yeniden çok tehlikeli bir yapılanma içine girdi. Hitler dönemine doğru gidiyoruz. Medyadan hiçbir şey öğrenemiyoruz. Dünya basınında kıyamet koptu, bir tek gazetede, televizyonda doğru habercilik yapılmadı. Yeni bir hayat doğuyor.

- Sabah 10’da Gezi ile ilgili İdari Mahkeme vardı. Aynı zamanda Gezi’de dozerler çalışıyordu. Manalı bir durum değil mi? Geçen forumda aramızda bulunan avukat arkadaşa “Nereye doğru gidiyoruz?” diye sorulduğunda, durursak kaybederiz demişti ve haklı. Taksim’in ilk günündeki eylemler sırasında özellikle kırılan, dökülen arabalar malzeme için bırakıldı. Ötekileştirmeye doğru hiç gitmeden hareket etmeliyiz.

- Bir skor kazanma zamanı geldi. Önümüzdeki seçimlerde mutlaka temsil edecek bir partide boy göstermek gerekir.

- Gezi'de imar yapılabilmesi için bir takım prosedürler var. Uyulması gereken bütün prosedürler çiğnenmiş durumda. Tepeden inme, ben yaparım doğrudur anlayışı çok tehlikeli. Hukukun üstünlüğünün sağlanması için gayret göstermeliyiz. Hukuk yeniden nasıl tesis edilebilir. İktidarın anlayışı ile zor olacak ama olması gerekiyor.

- Forumumuzun bir haftası doldu. Yılmadan, inanarak geldiğimiz için hepimize teşekkür ederim. V for Vendetta’nın maskını Ethem Sarısülük’e benzetilmiş bir görsel var. Bence bu maskelerden yaptıralım ve forumda böyle bir eylem yapıp, fotoğraf verelim. Çünkü hepimiz Ethemiz.

- Medya yasağı konusunda çok hassa olmamız gerekiyor. Uyanık olmalıyız. Malzeme vermemeliyiz. Her an saldırı altındayız.

- Gezi mücadelesi esnasında ara sokaklarda polise karşı kışkırtıcı olan insanlarda oldu. Yapmayalım, yapanları engelleyelim. Bizim dilimiz, yolumuz asala şiddet olamamalı. Biz Barış’ın dilindeyiz. Duran adam durduğu esnada provokatörlük yapmak isteyen kişiye cevap verildi. İstedikleri tuzağa düşmüş oluyoruz böylece. Bu tür tuzaklara düşmeyelim.

- 1 Haziran’da gençler barikatı kuruyorlar. Yaşlı bir adam camdan “28 Şubat’ta neredeydiniz ?” diye sorduğunda, gençler “kreşteydik amca” dediler. (forum da gülüşmeler…) Gençler hiçbir siyasete dahil olmadan destan yazdılar. Bu hareket tam bir halk hareketi, çocukların zekalarıyla halk direnişi sürecine girilmiştir. Medya da bizim gündemimiz olmadan sıraladıkları yalanları gündemimize sokmaya çalışıyorlar. Bu tuzağa düşmeyelim. Polisin uyguladığı şiddet, kullanılan gazlar ve bizi manipüle edecek hareketlerde bulunuyorlar. Biz haklı mücadele için buradayız. Savunmak için değil Mücadele için buradayız.

- Gezi Parkı’na takılmış durumdayım. Birçok park var neden Gezi Park’ı? Ülkemizde demokrasi yok. Eğer demokrasi olsaydı Gezi Park’ı sorunumuz olmayacaktı. Biz Gezi Parkı için burada değiliz. Bir diktatörlük var onun için buradayız.

- Gezi parkı bizim için çok önemliydi. Ben 1954’lüyüm ve ilerleyen süreç içinde 68’lilerin hareketini de biliyorum. Gezi Parkı eyleminde halk var. Şikâyet devri bitti. Bizim derdimizin sistemle olduğunu herkese duyurmamız gerekiyor. Ancak biz eylemler içinde karşımıza çıkacak Allahu Ekber’cilere dikkat edelim.

- Komiteler kuralım. Halkın kendi partisini kurması gerekir.

- Sosyal Medya’da tutuklamalar başlanacak dendiği anda bende şunları kaleme aldım. Facebook devlete IP mi veriyormuş, hangi devlete?

- Direnmeliyiz, inanmalıyız, haklı mücadelemizden vazgeçmemeliyiz.

- Bir buçuk yıldır Kozyatağı’nda oturuyorum. Çok değerli bir iş yapıyoruz. Gezi’ye ilk saldırılar başladığında Kozyatağından sokağa çıktık ve sokağa çıkanlarla kendimizi köprü yolunda bulduk. Her adımda daha da kalabalıklaşarak. Apar topar çıktığımız için yanımıza kendimizi koruyabilecek hiçbir şey almamıştık. Fikirtepe’de gazlı müdahale başladı. 9 yaşındaki kızım için insanlar kendi maskelerini, kendi gözlüklerini çıkarıp verdiler. Gezi böyle bir ruh. Süheyl Batım’la karşılaştık Nişantası’nda. “Ne olacak, ne yapabiliriz?” dedik. Bütün partiler grupta konuşup çekilebilirler dedi ama ertesi gün bekledim öyle bir şey olmadı. Kendisini çok severim ama bu kadar sessiz kalınmasını onaylamıyorum.

- Hareketli (duvar) gazeteye başladık, devamını getirelim. İnternet kullanmayan çok insan var ve bizim o insanlara ulaşmamız gerekiyor. Hala ne olduğu bilmeyen çok fazla insan var. Onlara sesimizi duyuralım, anlatalım Gezi’yi anlatalım. Tencere tava sesleri azaldı, bu sesi yükseltmemiz lazım. Devam etmeliyiz…

- Uyuyan bir halk vardı. Acı tatlı bir çok şey yaşanıyor. Yapılan hareketler güzel. Sonuçlar tatmin edici olmalı. Dinlemekte güzel ama konuşmalı da… Seçimlere kadar doğru duruş göstererek somut şeyler yapmalıyız. Bir ışık gözüktü. Arkasını nasıl getireceğiz?

- Karamsar olmak için gerek yok. AKP’nin yalan üzerine kurduğu bir manipüle çizgisi var. Ortaya koydukları güçte aynı durumda. Gerçek güç halkın kendi gücüdür. Tarihsel bir süreç yaşıyoruz. Mili görüşü temsil edenler halkı temsil etmiyor. O yüzden korkuyorlar.ABD'de -Wall Street-, çadırlar kuruluyor meydanlarda, parklarda. 4 ay kalınıyor. Sağlıkla ilgili olarak bu parkları kaldırıyorlar. Dünya da 82 ülkede aynı eylemler yapılıyor. ABD’de bir tek Antartika’da yapılmıyor. Bu eylemler apolitik gibi gözükür. Yerelden başlayarak bir şeyler yapılır. Çağdaş yaşamı savunacak bir takım etkinlikler yapılabilir. Olayı politik olarak görmeyelim. Kendi enerjisiyle kendi sorunlarını çözerse bu hareket halk hareketidir ve amacına ulaşacaktır. Karamsar değilim aksine umut doluyum.

- AKP’yi devirmek kolay değildir. Karşısındaki partiyi destekleyerek karşı koyabiliriz. Gerçek demokrasinin inşaası için gerekli olan tek anahtarımız hukuk, hukuk, hukuktur. Menderes döneminde az da olsa hukuk vardı. Silivri sürecinde hukuk yok. Hukuk tesis edilmeden mücadele yerini bulamaz.

- Hukuk kalmadı. Savunmaların ve iddianamelerin tamamına yakınını okudum. Davaların ağırlığı değiştirilerek bazı isimler hem gizli tanık, hem de tanık oldular. Böylece iddianameler 10 bin sayfayı geçti. Hukuk şu anda hiç yok. Bu durumda bir anda gelmedik. Her söyledikleri yalan. Altan ailesi, Ufuk Uras destek verdiler bu iktidara bunu unutmayalım.

- 31 Mayıs’ta Gezideydim. Polisin (devletin) ve medyanın yaptıklarını gördüğüm de Güneydoğu’daki olayları, Gazi Mahallesin’de yaşananları daha iyi anladım. Bazı belgeselleri izledim bu süreç içerisinde, onları izlerken yaşadıklarımla daha da iyi idrak ettim. Değişen ve değişmeyenleri düşündüğüm zaman. Almanya’da gördüğüm sosyal yaşantı ve uygulanan disiplinli yaşam ülkemizde ne yazık ki uygulanmıyor ve ses çıkartmıyoruz bu duruma. Yere atılan izmarite de ses çıkartalım, kaldırım taşlarının her sene yenilenmesine de.

- 31 Mayısta başlayan bu halk mücadelesini bir Onur Mücadelesi olarak görüyorum. Yalan söyleyen bir başbakan istemiyorum. Bu şekilde onurum çiğneniyor. Laik toplum aşama aşama elimizden alındı ve ötekileştirilen olduk. Kız çocuk sahibiyim ve yaşadığımız toplumu çocuğum için tehdit olarak görüyorum. Bu mücadele onur mücadelesidir. 68, 78’lerde verilen mücadele belki bu sefer sonuca ulaşır. Korktuk fakat korkmak benim onurumu temizlemiyor, daha da lekeliyor. Bu halk mücadelesine onuru olan herkesin sahip çıkması gerektiğine inanıyorum.

- Hitler döneminde önce rahipleri aldılar seslerini çıkarmadılar, beni almaya geldiklerinde ses çıkaracak kimse yoktu anektodu ile başlayayım. Solcu araştırır, sorgular; sağcılar ise bir reisleri var ve onlar biat ederler. Solcu olmak zordur. CHP’yi hep eleştiririm. Gezi’de oluşan bu antifaşist olayı meclise taşımalıyız. Youtube da 1 Recep 2 Erdoğan adlı bir video var. Önce balkon konuşması yapan başbakan var. Bizim geçmemiz gereken 2 insan var. Önce Recep’ten geçmeliyiz ki Tayyip’e ulaşalım. AKP karşısında antifaşist yapıyı CHP üzerinden harekete geçirelim.

- Cüceler ülkesinde Bilge seçilecek. Parmaklarını uzatmış ve en uzun parmak hangisi diye sormuş. Kimse bilememiş. 1 kişi seçmeden ayrılmış. Daha sonra bilgenin yanına dönmüş ve benim parmağım daha uzun demiş. Uzun parmak biziz, Geziyiz. Yıllardır oy kullanıyoruz bizi temsil eden olmadı, olsaydı Gezi olmazdı. Şiddet, işkence, ölümler, gözaltılar, tutuklamalar… Forumlar 192 noktada yapılıyor. Bu çok önemli. Ülkede 3-4 milyon insan zulme karşı sokağa çıktı, eylem yaptı. Başbakan yalan söylüyor. %50 haydi ya. AKP’nin oyları %30’dur. Baraj kalkmadan girilen her seçin antidemokrattır. Gezi’de başlayan enerjiyle Doğrudan Demokrasiyi örgütleyelim. İşte o zaman kazanacağız. Artık temsili demokrasinin hiçbir işe yaramadığının görelim. 

- Anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz denilen, benim memurum işini bilir diyen anlayış, Özal döneminden geliyoruz. O zaman da hukuk yoktu. Bugün de benim polisim işini bilir diyen bir anlayış var. Hukuk yok, hem de hiç yok. Biz bu forumlarda söz hakkımızı kazandık. Ötekileştirmiyorum. Onurlu insanlar her yerdeler. Cami de içki içtiler diye yalanlar ortada dolanırken Caminin müezzini “Ben din adamıyım, yalan söyleyemem” diyerek, o gün cami de içki içildiğini görmediğini söyledi. Önemli olan bu onurlu insanlarla bir araya gelerek seçim barajını kaldırarak doğrudan demokrasiye geçiş yapmalıyız.

- 2 Temmuz Sivas olaylarının yıldönümüne geldik. Sivas katliamı zaman aşımına uğradı. Yalnız bırakmayalım Sivas’a gidelim. Şahkulu’ndan araçlarla ücretsiz olarak Sivas’a gidip destek verelim.

- Geçmişe bakmayalım. Gezi mücadelesine destek veren herkese teşekkür ediyorum. Mücadeleye devam ediyoruz. Hiç çekinmeyin pusulamız Atatürk’ün gençliğe hitabesidir.

- Kapitalist ülkelerde hukuk sistemin fahişesidir.

- Bu grubun yapması gereken en önemli şey umudumuzu kaybetmemektir. Umudumuzu kaybetmeye başladığımızda Kurtuluş Savaşı aklımıza gelsin.

- Aramızda polis var mı? Ya da polis yakını olan var mı? Lütfen varsa çıkıp konuşsun bize de anlatsın, anlamaya çalışalım. Haklarınızı yediriyorsunuz 18 saat çalışma, mesai yok, sendika yok gelin halk meclisi burası sizde anlatın.

- İktidarı herkes eleştiriyor ama muhalefette iktidar kadar suçlu. Muhalefet demek iktidarın kara dediğine ak demek değildir. Gerçek muhalefeti halk sokaklarda yaptı, gençler Gezi’de yaptı. Taksim’de yayalaştırmada CHP’nin de imzası var, bu durumu göremediler. İktidar 1 kişinin dahi rızasını almak zorundadır. Parlamenter sistemde parlamentoya girerek tepkimizi göstermeliyiz.

- Bugün saat 10’da ki Gezi Parkı mahkemesindeydik. Henüz karar alınmadı. Ancak gezi notları sadece notlarda var, planlarda yok. Şu an inşaat halinde olan alt geçitler bile planlarda yok. Tepeden inme bir kararla yapılan uygulamalardır. Aslında Taksim’i yayalaştırmama üzerine yapılan bir plandır.

- Abbasağa forumu şu anda Sabah, ATV binasında doğru yürüyüşe geçti. Ethem Sarısülük hakkında yapılan yalan haberleri protesto etmek için. (forum da beden dilinden çıkılıp alkış ve destek)

- Rehberim. 1 Mayısta bir turu gezdiriyordum. Galata’dan, Tünel’den her yerden insanlar zorlanıyordu. Niçin? 1 Mayıs’ta insanlar Taksim’e çıkmasın diye. 1 Haziran’da halkın Taksim’de olması beni çok mutlu etti.

- Milli Türk Talebe Birliği önce solcuların elindeydi daha sonra adım adım sağcıların eline geçti. Şimdi hiç örgütlenmeden milyonlar sokağa döküldü. Çok değerlisiniz. Örgütlenmeden bu kadar uzun süre direndiyseniz, daha iyi şeyler yapacağınıza inanıyorum.

- MİT’de yapılan düzenlemeler çok önemli, buna izin vermeyelim, ses çıkaralım. Arada kaynayıp gitmesin.

- Unutmayın ki Meclis TV’yi bile kapattılar.

- Baraj kaldırılsın diye CHP öneri verdi. Reddedildi. 1959-60’lı yıllarda oynanan oyunun aynısı şimdi yeniden oynanıyor. O zaman da seçim sistemi bozuktu. En fazla oyu alan partiye aktarılan oylar şimdi de yapılıyor. Bu sistem neden değiştirilmiyor? Kim demokratım diye geldiyse başa en çok acı o süreçlerde yaşandı.

- Çekmeköy’den geliyorum. Empati kurmak gerekiyor. Karşı taraf sizin kadar iyi niyetli değiller. Kendi ürünlerini kullanıyorlar. Kendi ürünleri kmlerce uzakta dahi olsa gidip oradan alıyorlar. Biz bunu yapabiliyor muyuz? Mesela UNO’nun Ülker grubunun yani Yıldız Holding’in olduğunu biliyor muyuz? Boykot diyoruz bunu yapalım. Tutarlı değiliz, tutarlı olalım.

- Beşiktaş taraftarıyım. Bizim taraftar Beşiktaş’ta toplanır haliyle. Hep birlikte İnönü’ye gidilir. Bu durumda Başbakanlık konutunun önünden de geçilir ee yolun üzerinde J Biz biber gazıyla çok uzun yıllardır tanışığız. Tüm taraftar grupları alışıktır aslında. Önemli olan insan yetiştirmek. Tamamen kendi insan tiplerini yarattılar. Sonra işsiz takımını arttırdılar. Polislik mesleğinin değersizleştirdiler. Namus kavramında en küçük kardeş sen vur biz sana bakarız anlayışından şimdi sen direneni vur biz sana ceza vermeyiz anlayışı var.

- Keşke AKP’li birileri de gelip kendilerini ifade etseler. Biz daha yeni demokrasi ile tanışıyoruz. Hazzı zor. Atölyeler aracılığı ile bilmediklerimizi öğrenebiliriz. Mesela Said-i Nursi’yi.

26 Haziran 2013 Çarşamba

28 Haziran Hukuk Semineri Duyurusu

28 Haziran Cuma günü Kozyatağı Kriton Curi Parkı Forumunda Hukuk Semineri yapılacaktır. İstanbul barosu avukatlarından Ozan Gülhan hukuki haklarımız ile ilgili bilgilendirme yapacaktır.

Forum başlangıç saati: 21:00
Seminer başlangıç saati: 22:00

Herkesi bekleriz.
Kozyatağı Kriton Curi Parkı Forumu - 25 Haziran 2013 Notları

·      Kolaylaştırıcı Ethem Sarısülük davasından bahsetti. 24 Haziran 2013 tarihinde gerçekleştirilen Yoğurtçu Parkı eylemi anlatıldı.
·      Bir katılımcı yazdığı metnin kolaylaştırıcının okumasını rica etti. Metinde kimseyi ötekileştirmeden örgütlenmenin önemini vurgulandı. Başkan, başkan yardımcısı gibi hiyerarşik yapılanmaya girmeden, gönüllülüğün merkezde olduğu demokratik komisyonların kurulması önerildi. Bu komisyonlara örmek olarak çevre komisyonu, hukuk komisyonu, sağlık komisyonu, iletişim komisyonu ve kısaca tanımları verildi. İhtiyaç halinde komisyon sayılarının artırılabileceği anlatıldı.
·      Kriton Curi Parkı’nda hali hazırda bulunan derneğin üyesi bir katılımcı bu komisyonlardan bir kısmının dernekte bulunduğundan, parkın içinde bulunan salonlarda eğitim verildiğinden bahsetti.
·      Kolaylaştırıcı forumun usullerinin üzerinden geçti.
·      Katılımcı forumun derneğe gitmesindense, dernekteki komisyonların foruma gelmesinin daha doğru olacağını söyledi. Gelip kendilerini tanıttıkları takdirde ortak işler yapılabileceğini söyledi.
·      Forum başında okunan metinden ve ötekileştirmeden bahsedildi. Bir önceki forumda yaşanan “Benim gibi düşünmeyen insanlar gitsin.” türü davranışlar eleştirildi. Gezi süreci boyunca sık sık tekrarlanan “Tayyip istifa” söyleminin gerçekçiliği sorgulandı.
·      Taksim Dayanışması’nın toplantılarına referans veren bir katılımcı toplantılarda bağımsız kimsenin bulunmadığını, Taksim Dayanışma’nın 118 bileşeninin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştiğini ifade etti. Bağımsız insanların orada temsil edilmediğini anlattı. Fakat artık “büyüklerin ezberlenmiş ideolojilerinin çatışmasına katılmak istemediğini, yenilik istediğini ifade etti. “Tayyip istifa” söylemini kendisinin de gerçekçi bulmadığını ekledi. Gezi olayları başında halkı sokağa dökmek için “hükümet düşecek” şeklinde manipülasyonlar yapıldığını fakat asıl hedefin halka açık doğrudan demokrasi örneği olan bu toplantılar olması gerektiğini söyledi.
·      Söz alan katılımcı “Tayyip istifa” söylemine katıldığını belirtti.
·      “Forumu terk et.” çağrısının yanlış olduğu ama sonrasında forumu terk etmenin de yanlış olduğu ifade edildi. Bu çağrıyı yapanın sonrasında özür dilediği tekrarlandı. Park duvarlarındaki küfürlerin silinmesinden duyulan hoşnutluk ifade edildi. “Tayyip istifa” söylemine destek verdi. Bunun demokrasi isteğini belirtmenin bir aracı olduğu, Taksim Dayanışması’nın hedefleri içinde yer almasına rağmen başbakana iletilmediği belirtildi.
·      Katılımcı oy kullanabilmek için herkesin yerel seçimlerden önce seçmen kütüğünü kontrol ettirmesi gerektiğini belirtti.
·      Önceki seçimlerde seçmen kağıtları elinde olan bazı insanların oy kullanamadığı, böyle durumlarda geri dönülmemesi gerektiği, sandık görevlileri ve gözetmenlerden yardım istenmesi gerektiği anlatıldı.
·      Türkiye’deki oy kullanma oranlarından bahsedildi. Her oyun önemi vurgulandı.
·      Bir katılımcı seçmen kütüğünü kontrol ettiğinde ailesinden olmayan bir kişinin hanesine kayıtlı olduğunu fark ettiğini belirtti.
·      Bir önceki toplantıda bilgilendirme yapan avukat katılımcının Cuma günü bilgilendirme amaçlı gelmesi oylandı, kabul edildi.
·      Apartmanlara asmak için forum duyurusu dağıtıldı.
·      Gezi Parkı olaylarıyla ilintili davaları takip etmenin önemi vurgulandı. Ertesi gün gerçekleşecek olan davanın saat 10’da İstanbul Yeni Bosna İdari Mahkeme’de görüleceği belirtildi. Katılım çağrısı yapıldı.
·      “Tayyip istifa” söylemine katılan bir konuşmacı yolsuzlukları eleştirdi. Tayyip Erdoğan giderse yerine gelecek olan insanı orada bulunan insanların seçeceğini belirtti.
·      Osmanlı döneminin son dönemine referans verilerek, o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya çıktığı, Tayyip Erdoğan gittikten sonra yerine başkasının geleceği anlatıldı.
·      Konuşmacı Mustafa Kemal Atatürk’ün tekrar geleceğinin garantisinin olmadığını, onun yerine cuntanın gelmeyeceğinin garanti edilemeyeceğini belirtti. Alternatif parti kurma önerisi getirdi. Tayyip Erdoğan gitse bile peşinden gelenlerin kadrolaşmasının engellenemeyebileceğinden bahsedildi. Seçim barajının düşürülmesi ya da kaldırılmasının önemi vurgulandı. Koalisyon hükümetinden korkanlara artık o dönemde olmadığımız anlatıldı.
·      Katılımcı gençlerin ne istediğini anlamadığını belirtti. Tayyip Erdoğan’ın demokratik olmayan söylemleri eleştirildi. Bir doktorun 73 yaşındaki hasta kadına abdestinin bozulacağı gerekçesiyle serum takmadığına şahit olduğunu anlattı. İlk adımın Tayyip Erdoğan’ın gitmesi olduğu, herkesin var olan partilere katılmasının önemli olduğunu vurguladı. Yeni parti kurmanın zorluklarından bahsetti.
·      Konuşmacı Tayyip Erdoğan’ın istifasının önemli olmadığını, önemli olanın aç, eğitim göremeyen insanlar olduğunu söyledi. Olayların çevreye duyarlılıkla başladığını fakat orantısız güç kullanımı sonucunda bu duruma gelindiğini anlattı. Asıl önemli olanın mahallede ne olduğundan haberdar olmak olduğunu vurguladı.
·      Dev-Genç’te aktif görev yapmış bir katılımcı Gezi olaylarından sonra umut dolduğunu anlattı. “Tayyip istifa” söyleminin sağ partilerdeki lider mantığının, parka belediyenin değil de Tayyip Erdoğan’ın şahsının karışmasının sonucu olduğunu anlattı. İlk engelin Tayyip Erdoğan olduğunu, diğer engellerin daha sonra düşünülmesi gerektiğini anlattı.
·      Söz alan katılımcı yeni parti kurulursa sadece onun iktidara muhalif gençlerden mi oluşacağını yoksa AKP gençliğini de kapsayacağını mı sorguladı. Sadece muhalif olursa kısa sürede parçalanacağını, Tayyip Erdoğan’ı düşüremeyeceğini düşündüğünü belirtti.
·      9 yaşında bir katılımcı söz aldı. Sınıfça “Tayyip istifa” diye bağırdıklarını anlattı. “Tayyip Erdoğan’ı demokratik yollardan seçtik, seçtiğimiz insanı neden protesto edemiyoruz?” diye sordu.
·      Söz alan katılımcı iki şiir okudu. (Tevfik Fikret-Promete, Mehmet Akif Ersoy-Çanakkale Şehitlerine’den birkaç dize)
·      Katılımcı Gezi olayları sonrasında insanların birbirleriyle konuşmaya başladığını anlattı. 7 yaşındaki bir çocukla yaptığı konuşmadan örnek vererek, çocuğun başbakanı sevmediğini ifade ettiğini çünkü kaba olduğunu ve insanları yaraladığını söylediğini anlattı. Partinin destekçilerine bu durumun anlatılması gerektiğini, tencere tava çalanların foruma katılımlarının sağlanması gerektiğini söyledi. Konuştuğu yaşlı bir insandan örnek vererek, bazı insanların Gezi Parkı’nda olanları gençlerin yakıp yıkması olarak gördüğünü ve onların vicdanına seslenerek ölümlerin vebaline onların da ortak olduğu anlatılmalı dedi. Bunu yaparken bir mekandan çıkarıldığını anlattı. Tarafsız gazeteleri halka açık yerlere bırakma önerisi sundu. İnşaat sektöründe çalıştığını, bu sektörde siyasi olarak olmasa da ticari olarak Tayyip Erdoğan’a bağlı birçok insan olduğunu söyledi.
·      Konuşmacı Tayyip Erdoğan’dan pasif şekilde kurtulmak gerektiğini, bunun için de iki büyük şehirde yerel seçimlerde AKP dışından bir adayın kazanması gerektiğini söyledi.
·      68 kuşağından bir katılımcı gençliğin kendisini şaşırttığını anlattı. Bütün liderlerin yaşça büyük olduğundan yakındı. Mahallede kimseyi tanımadığından fakat forum sayesinde tanışıp güç kazanılacağından bahsetti. Kısa vadede seçimler için acil tedbir alınmasının gerekliliğini, bunun için de demokrat, ülkesini seven insanların bir araya gelmesi gerektiğini vurguladı. Topsuz tüfeksiz, polise çiçek atarak amaca ulaşılacağını söyledi.
·      25 senedir mahallede yaşayan bir katılımcı 1 Haziran’a kadar gençlerin apolitik olduğunu düşündüğünü fakat o gün Kadıköy’de gördüğü manzaranın kendisini dönüştürdüğünü söyledi. Tayyip Erdoğan’ın bu kadar güçlenmesinin 70 ve 80’ler de yaşananların sonucu olduğunu vurguladı. Çöpten çıkan, yakılan oylar olduğunu belirterek sandığa sahip çıkmanın önemini anlattı.
·      21 yıldır mahallede yaşayan bir katılımcı parkın yanındaki Acıbadem Hastanesi’nin yerinin eskiden çamlık olduğunu, hastane yapımına karşı direndiklerini fakat direnişi bıraktıkları anda hastanenin yapıldığını anlattı.
·      Müşahitlik görevinden bahsedildi. Sandık görevlilerinin görevlerini yerine getiremediğinden, güvenlik kaybından endişe duyulan yerlerde müşahitlik yapılması gerektiğini anlattı. Geçen seçimlerde polislerin mükerrer oy kullandığını anlattı. Oylarda tutarsızlık saptandığında Yüksek Seçim Kurulu’na partilerin başvuru yapabileceğini söyledi.
·      12 Eylül ve 24 Ocak kararları eleştirildi. O sürecin AKP’yi beslediği anlatıldı. Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği bir yapı olduğu, kendisi gitse bile yerine başkalarının geçeceği anlatıldı. 12 Eylül’den sonra ordunun çözüldüğü, bu süreçlerin küresel olaylardan kopuk olmadığı anlatıldı. Anayasa üzerine forum yapılması önerisi geldi.
·      Bir katılımcı Gezi Parkı’na müdahale eden jandarmanın askeriyeye bağlı bir kurum olmadığını, İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğunu söyledi.
·      Konuşmacı askerin artık yüceltilmemesi gerektiğini, ordunun halkın ordusu olmadığını söyledi. Mısır’daki hareketin önderlerinden birinin BBC’ye verdiği bir röportajı alıntılayarak Mısır’da askerin müdahalesi sonucu insanların direnişi bıraktığını fakat 3 yıldır seçim yapılmadığını anlattı.
·      TBMM Genel Kurulu’nda grupların sunduğu önerilerden ve nasıl kabul edilmediği anlatıldı. Twitter’da TBMM Genel Kurulu sayfasının takip edilmesi gerektiğinden bahsetti. Gözaltına alınan çok sayıda reşit olmayan çocuk olduğundan, Gezi Direnişi sırasında otel lobisine atılan gazın Avrupa Birliği kanunlarına aykırı olduğundan, Türkiye’de 813.000 çocuk işçi olduğundan bahsetti. Yakın zamanda bir çocuk işçinin trajik biçimde öldüğünü fakat patronun ceza almadığını anlattı.
·      Hemzemin isimli forum postasından bahsedildi. Durumu müsait olanların çevrimiçi versiyonunu basıp forumlarda dağıtması önerildi. Hükümetin dinde siz-biz ayrımı yapması eleştirildi. AKP’ye oy vermeyenlerin de Müslüman olduğu, bir partinin dini tekeline almasının yanlış olduğu anlatıldı.
·      Konuşmacı Devrimci Müslümanlardan Eren Erdem’in röportajlarının dinlenmesini tavsiye etti. Seçim sisteminin değişmesiyle ilgili kampanya başlatılmasını, daha sonra bu kampanyanın Parklar Bizimdir İnisiyatifi’yle genişletilmesini önerdi.
·      İmza kampanyası önerisi kabul edildi.
·      Katılımcı Ayşe Arman’ın Gezi Parkı olaylarında revirde gönüllü olarak çalışan ve polis şiddeti gören bir gençle yaptığı röportajı çoğaltarak karşıt fikirli insanlara okuttuğunu anlattı ve forumdaki insanların da bunu devam ettirebileceğini söyledi. Ayrıca Gezi sürecine destek amacıyla yapılan şarkıları bir CD’de topladığını ve bu CD’leri minibüs ve taksi duraklarına dağıtarak daha geniş kitlelere ulaşılabileceğini söyledi. Ertesi gün bu önerinin oylanmasına karar verildi.
·      Parka adını veren Profesör Kriton Curi anıldı.
·      Katılımcı AKP’lilere AKP’nin yaptığı icraatların lütuf değil, gereklilik olduğunu anlattığını belirtti. Ülkeye verdikleri zararları anlattığında hoş karşılanmadığını söyledi, Tayyip Erdoğan’ın peygamber gibi görüldüğünü anlattı. Eşarplı ve türbanlı insanları küçük görenlerin ya da eleştirenlerin bu tutumlarından vazgeçmeleri gerektiğini söyledi.
·      Seçim yasasında parti içi demokrasinin önemi vurgulandı. Eğer milletvekili adaylarını parti lideri değil halk seçerse bu insanların halka karşı sorumlu olacakları belirlendi. Milletvekili adaylarının en az 10 yıl aday oldukları bölgede yaşamış olmaları gerektiği vurgulandı. Bu öneri ertesi gün oylamaya bırakıldı ve gerekirse Cuma günü gelecek olan avukat katılımcıya danışılmasına karar verildi.
·      Mahalle muhtarlarının ve sivil toplum kuruluşu liderlerinin Belediye Meclisi’ne tabii üye olmaları önerildi. Belediye Meclis üyelerini partinin seçtiği, bu yüzden imar komisyonlarında mühendis değil bakkal olduğu vurgulandı. Eğitimli insanların bu komisyonlarında olması gerektiği anlatıldı.
·      Basının yalan söylediği, bu nedenle basının ve basına reklam veren markaların boykot edilmesi gerektiği anlatıldı. Bu şekilde basının forumları da görmek zorunda kalacağı ve haberleri sadece ana akım medyadan alan insanların da forumlardan haberdar olacağı anlatıldı. Apolitik insanların bile bir duruşu olduğunu, bu nedenle gücümüze inanmamız gerektiği vurgulandı.
·      Kazım Koyuncu’nun 8. ölüm yıldönümü olduğundan ötürü sanatçı anıldı.