25 Haziran 2013 Salı

Kriton Curi Parkı - 24 Haziran Pazartesi

Kriton Curi Parkı Kozyatağı Forumu 24.06.2013 Notları
• Saat 21.00’deki sesli protestodan sonra 21.30’da forum başladı.
• Ethem Sarısülük davasından bahsedildi. Ethem Sarısülük’ü vuran polisin meşru müdafa savunmasıyla tutuksuz yargılanmak üzere bırakılması eleştirildi.
• Gezi Parkı olaylarında gözaltına alının insanlara yazılan mektuplar avukatlarına ulaştırılmak üzere toplandı.
• İletişim probleminden bahsedildi. Parkta bulunan dernekle birebir iletişim kurulamadığı fakat bazı dernek üyelerinin derneğin foruma katkı sağlaması konusunda gönülsüz olduğundan bahsedildi.
• Işıklandırma problemi için belediyeyle konuşulduğu fakat belediyenin yardım talebine olumsuz cevap verdiği anlatıldı.
• Bir katılımcı elektrik altyapısı için yardımcı olabileceğini belirtti.
• Online iletişim problemlerinden bahsedildi. Facebook, twitter adreslerinin güncelleneceği, kişi üzerinden olmayan bir facebook sayfasının en yakın zamanda açılmasına ve bunların anonsunun yapılmasına karar verildi.
• Ücretsiz dağıtılan bazı gazeteler olduğu ve bunların tarafsız olmadığından bahsedildi. Tarafsız olduğuna inanılan gazetelerin desteklemek amacıyla alınması, fazla yıpratılmadan okunduktan sonra apartmanda ya da toplu taşımada başka insanların okuması için bırakılması önerildi.
• Ethem Sarısülük davasında çıkan karara tepki olarak sosyal medya dışında ne gibi faaliyetler yapılabileceği soruldu.
• Sivas katliamının yıldönümü dolayısıyla eyleme geçilebileceği önerisi geldi. Polislerin emir kulu olmalarının bahane olmadığı belirtildi. Fakat 80 darbesi sonucunda diğer memurlar gibi polislerin de sendikalaşmasının önünün kesildiği konuşuldu. Avrupa Birliği sürecinden uzaklaşıldığı anlatıldı. Yandaş medya ve ona destek olan sermaye gruplarının boykot edilmesi önerisi geldi.
• Ethem Sarısülük’ün ölümünü gösteren videonun parkta izlenmesi önerisi geldi. Sosyal medyayı aktif kullanmayan insanlara ulaşmak amacıyla diğer şehirlerde hazırlanan basılı forum postasının örnek alınabileceği söylendi
• Kırılan seramiklerin hesabının yapılmasına tepki gösterildi, insan hayatının önemi vurgulandı.
• Bir katılımcı Ethem Sarısülük’ün Taksim’de karanfille anıldığı eylemin fazla uzun sürmüş olabileceği, haklıyken haksız duruma düşmemenin önemli olduğundan bahsetti. 
• Karşıt fikirli bir katılımcı eylem yapan insanların birçok kere geri adım attığını fakat polisin bu tavrı karşısında insanların geri çekilmeyip eylemlerine devam etmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de çeşitli gruplara yapılan haksızlıklara da ses çıkarılması gerektiğini belirtti. 
• Bir konuşmacı forumda belirtilen değişik fikirlere saygı gösterilmesi gerektiğini anlattı, en güzel kararların çoğulcu ortamlarda çıkacağını söyledi.
• Bir katılımcı Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı olmadan yaptığı bir konuşmaya referans vererek belediyeyi alırsak hükümeti alırız dediğini belirtti. Karşıt fikirli insanların 20 yıldır yattığını fakat 68 ve 78 kuşağından insanların darbelere neden olduğunu, şiddete şiddetle karşılık verilmemesi gerektiğini anlattı.
• Söz alan katılımcı sol taraftan insanların susturulduğunu, öldürüldüğünü belirterek Abdullah Gül 80’lerden beri çalışıyor dedi. Eğer darbeler sırasında öldürülen insanlar yaşasaydı durum bu şekilde olmazdı fakat onlar çok bölündü, biz bölünmeyelim denildi. Polisle yapılan bir konuşma paylaşıldı. Ethem Sarısülük’ü anma töreninde polisin sadece yol açacağız demesine rağmen çok hazırlıklı geldiği, amacının sadece yol açmak olmadığı belirtildi.
• Ethem Sarısülük’ün öldürülme anının Artı 1 kanalında yayınlandığı ve polisin onu öldürdüğünün net bir şekilde görüldüğü belirtildi. Daha önce öldürülen bir gazetecinin katillerinin yakalandığı, direnmenin esas olduğu anlatıldı.
• Apolitik olduğunu ifade eden bir katılımcı Gezi olaylarından sonra politikanın içine çekildiğini ve böylece kamu kuruluşlarının şeffaflığını kaybettiğini fark ettiğini anlattı. O nedenle apolitikliğini olaylarda gençlerin yanında yer alarak telafi etmeye çalıştığını söyledi. Cumartesi günü Taksim’de kendisinin de polisle konuşmaya çalıştığını fakat psikolojik olarak çok gergin olduklarını fark ettiğini paylaştı. İnsani değerleri göz ardı ettiklerini belirttiğinde polisin orantısız güç kullanmadığını söylediğini anlattı. 
• İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanlığı için anket yapılması önerisi geldi. 68 ve 78 kuşağına haksızlık yapıldığı ifade edildi. O zamanlarda insanların sağ da olsa sol da olsa ideolojisinin olduğu ama şu andaki iktidarın para kazanmak amaçlı dini sömürdüğü anlatıldı.
• Forumda sesli ya da sessiz alkış kullanılması oylandı, sessiz alkış oy çokluğuyla kabul edildi.
• Konuşmacı Vatan Cephesi ve Milliyetçi Cephe’den bahsetti. Başbakanın da bizler-onlar ayrışması yaşattığını anlattı. Sağ-sol ayrımının olmamasının iyi olduğunu belirtti. 10 senedir hükümetten rahatsız olduğunu fakat kimsenin ses çıkarmadığını ifade etti. Gizli tanıklar, Kaz Dağı Vakası, Deniz Feneri davası, tecavüz davaları ve yüksek kadın ölüm oranlarına dikkat çekti ve bunla tepki gösterilmesi gerektiğini anlattı. Belediye Başkanlığı seçimlerinde iki büyük şehrin (İstanbul-Ankara) AKP’den alınması gerektiğini böylece oylarını kaybedeceğini belirtti. Akşam gazetesi ve Show TV’nin yandaş medya olduğunu belirtti.
• Konuşmacıların sadece 3 dakika konuşma haklarının olması eleştirildi.
• Forumda çıkan önerilerin karar olarak yazılması eleştirildi. İlk günlerde konuşan 18 yaşındaki iki katılımcıya referans verilerek taleplerimizin anlaşılıp anlaşılmadığı sorgulandı. Cumartesi çocukların resim atölyesinde yaptıkları resimlerin kaldırılmasına tepki gösterildi. Direnişteki asıl muhatabın polis olmadığının üzerinde duruldu, polisle olan karşılaşmalarda hata yapılmaması gerektiği vurgulandı
• 68 ve 78 kuşağının eleştirilmesi eleştirildi. O insanlar sayesinde buradayız denildi.
• Her gün özgürlüklerin biraz daha kısıtlandığından bahsedildi. Konuşmacı babasının “Kanlı 1 Mayıs” tecrübesini anlattı. Babasının tecrübelerinin kendisini korkuttuğundan bu nedenle forumda birbirimizi tanıyarak yalnız olmadığımızı fark etmemizin önemli olduğuna değindi.
• 80’ler de üniversite öğrencisi olan bir katılımcı konuşta. Üniversite de (İTÜ) jandarmanın ayakkabılarını kalın topuklu olduğu için çıkarttırdığını fakat çıplak ayakla okula girdiğinde bir çok insanın kendisi gibi davrandığını gördüğünü anlattı. Spontane gelişen yemekhane boykotunun ilerleyen günlerinde grupların “üç hilal”, “dokuz ok” ve değişik fraksiyonlara ayrıldığını bu nedenle güçlerinin azaldığını anlattı. Değişik fikirlerde olmalarına rağmen önemli olanın ülkeyi sevmek olduğunu vurguladı. Yeni anayasa çıkacağı için bir forumun anayasa üzerine olması önerisini getirdi.
• Oda TV’nin yayınladığı avukat Serdar Öztürk’ün 178 sayfalık savunmasının okunması tavsiye edildi.
• Kozyatağı Forumu’nun kendine özgü eylem çeşitleri çıkarabileceğinden bahsedildi.
• Hareketimizde haklı olduğumuz bunu kitleselleştirmemiz gerektiği anlatıldı. Bunun için taleplerin genişlemesi gerektiğinden, örgütlenmekten korkmamak gerektiğinden bahsedildi. Sesimizi duyuran gazeteleri satın alalım, markalardansa alışveriş merkezlerini protesto edelim önerisi geldi.
• Bir katılımcı eylemin başından beri kimlerin alışveriş merkezi’ne gittiğini sordu.
• Elektrik sorunu halledildikten sonra küçük megafon kullanılmasına karar verildi. Ekonominin gerilediği, eylemin etkilerinin görüldüğü, bankalardan sonra alışveriş merkezlerinin de bunu hissedeceği anlatıldı.
• Marka boykotu önerisi geldi. Paramızı bilinçli harcayalım, harcadığımız para kime gidiyor farkında olalım denildi.
• Twitter’dan alıntı yapıldı: “İnsanları Gezi’den çıkardılar ama Gezi’yi insanların içinden çıkaramayacaklar.”
• Ethem Sarısülük ve Gezi ile bağlantılı diğer davaları takip etmenin önemli olduğu belirtildi.
• Alanlarda ve parklarda olmanın anayasal hak olduğu, insanların korkmaması gerektiği söylendi.
• Barolar Birliği’nin hukuksal destek amaçlı forumlara avukat gönderip katılımcılara haklarını anlattığı belirtildi. Bunun için başvuru yapılacağı söylendi.
• İlkyardım öğrenmek için de bir uzman çağrılması önerisi geldi.
• İstanbul Barolar Birliği’ne üye bir avukat katılımcı söz aldı. İnsanların istedikleri yerde durmalarının anayasal hak olduğunu fakat hukuka aykırı gözaltılar yapıldığını söyledi. Bareti deniz gözlüğü, limon, talcidli su bulundurmanın ve hatta ses kısıklığının gözaltına almak için sebep olarak gösterildiğini anlattı. Gözaltına alınca direnmenin polise mukavemete girdiğini bu nedenle direnilmemesi gerektiğini söyledi. Gözaltına alınınca konuşulmaması ve hiç bir şey imzalanmaması gerektiğini, herhangi bir eşyaya dokunulduğunda parmak izi alınabildiğini anlattı. Gözaltına alındığında baroya emniyetin haber vermesinin zorunlu olduğunu ama yine de gözaltına alınırken adı ve soyadın yüksek sesle bağırılmasının önemli olduğunu söyledi. Emniyet Müdürlüğü’nde susma hakkının kullanılması, savcılıkta ifade verilmesini tavsiye etti. Savcılıkta neyle suçlandığınızı ve delilleri öğrenebileceğimizi belirtti. Baro avukatlarının da insanlara “cengâverlik” yaptırmadığını, ifade alınırken kız arkadaşla buluşma gibi nedenleri öne sürdürdüklerini anlattı. Bu durumda ancak deliller var ise suçlama yapılabilir dedi. Bazı gözaltına alınan insanların TRT binası, alışveriş merkezlerinin otoparkı ya da İnönü Stadına götürüldüklerini daha sonra bırakıldıklarını, insanlar hakkında işlem yapacaklar ise Emniyet Müdürlüğü’ne ya da karakola getirmelerinin şart olduğunu belirtti. Yemek, su vermeme, tuvalete göndermeme gibi psikolojik şiddete başvurulduğundan fakat bunlara karşı açılan davaların genelde sonuçsuz kaldığından bahsetti. Gözaltında gelen avukatın baro kimliğine bakmanın önemli olduğunu, bazen polislerin avukat kılığında geldiğini anlattı. Gözaltında telefon hakkı olduğunu fakat bunu direk avukata ulaşmak yerine size her türlü yardımı olacak anne/baba ya da karı/koca gibi yakınlar için kullanmanın daha akıllıca olacağını söyledi.
• “Twitter’dan ötürü gözaltına alınabilir miyiz?” sorusu soruldu. Eğer hakaret ederseniz suç kapsamına girer fakat bu cezalar genelde erteleniyor, uygulanmıyor denildi.
• İnsanları sindirmek için hükümet partisinin iki argümanının olduğu, bunların da insanları şiddetle korkutma ya da %50 oy/sandık söylemi olduğu anlatıldı.
• Başbakana hakaret davası açılması önerisi geldi. Bunun Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde kabul görmeyeceği ifade edildi.
• Polisin arama izni olmadan çanta bile arayamayacağı fakat şiddet kullanıldığı için buna karşı durulamadığı ifade edildi.
• Forumda konuşulanlar kolaylaştırıcı tarafından özetlendi, yarın 21:00’de foruma devam edilmesi kararıyla toplantı bitirildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder